28 Ekim 2010 Perşembe

Kayakla Atlama Röportajları #4-Samet Karta

Hala tam olarak kış gelmedi İstanbul'a. Bir kış insanı olarak, özledim desem yeridir kar yağışını, karda yürümeyi, yayın için kabine elimde sıcak çayla girip, kayakla atlayanları anlatmayı...

Yaz Grand Prix'si var tabii, ancak aynı şey değil gözümde, ne bileyim. Hani hazırlık maçları falan olur ya, ligin tamamını hatmeden adamlar bile pek sevmez o maçları seyretmeyi, ona benzer bir şey işte, aynı tadı vermiyor.

Kış gelmedi İstanbul'a dedim ama, Hem Türkiye'nin kış şehirlerine, hem de dünyanın birçok kış sporu beldesine çoktan düştü kar. Hatta Eurosport açtı kış sezonunu Sölden'de, alp disipliniyle.

Yavaş yavaş zamanı geliyor tamam ama, insanın beklerken de bir şeyler yapması lazım, kendimden biliyor, siz kayakla atlama severleri çok iyi anlıyorum gerçekten. Kayakla atlama blogspot olarak sizlere bilgisayar ekranlarından biraz soğuk vermeye, kar kokusu, kayakla atlama heyecanı çıtlatmaya çalışıyoruz az çok. Her hafta yapmaya çalıştığımız röportajların bir yenisini eklemenin zamanı geldi diye düşündük... Kayaklaatlama.blogspot.com gururla sunar: Samet Karta. (fotoğrafın altına çek dis aut yazacaktım ama ciddi bir iş yapıyoruz sonuçta)



Samet, öncelikle okuyucularımıza biraz kendini tanıtır mısın?

Ben Samet Devran Karta, 9 Eylül 1993 Erzurum doğumluyum, milli kış sporcusuyum. Üçü de milli sporcu olan kardeşlerin en küçüğüyüm. Abim ve ablam da slalom sporcuları. Bense kayakla atlamacıyım.

Kış sporlarıyla nasıl tanıştın? Kayakla atlama denediğin ilk spor değil sanırım...

Hayır, ilk kayakla atlama değil. Önceleri slalomdaydım, daha doğrusu Özel İdare Kayak Kulübü'nün slalom sporcusuydum, hatta Bursa'da birkaç yarışa da katıldım ama derece amaçlı değil yani.
Kayakla atlama ile ise televizyonda tanıştım, malum burada bilinen bir şey değil. İlk gördüğümde "ya, nasıl olur? Nasıl atlayabiliyorlar?" diye sorular soruyordum kendi kendime. Sonra seçmeler oldu, katıldım, işte buradayım.

Kayakla atlama takımının Mustafa Öztaşyonar ile birlikte en büyüğü sensin bildiğim kadarıyla. Peki seçmelerde de en büyükler siz miydiniz? Seçmelerde neler hissettiğini de sorayım bu arada.

En büyükler biziz evet. Seçmelerde ise ben 13 yaşındaydım daha. Aşağı yukarı bizim yaşıtlarımız vardı, belki birkaç 14-15 yaşında olan çocuk olmuş olabilir.
Çok fazla kişi vardı o gün, çok da heyecanlıydım tabii ki. Birçok kişi seçilecekti ama, o anda herkes "ben beceremem" diye düşünüyordu eminim, kendimden biliyorum. Birçok çocuk annesinden ayrılamıyordu korku ve heyecandan. Ben de o kadar insanın içine girmek istemedim başta. Hatta çocuk grubunun içine, hocaların önüne doğru ilerlerken anneme bakıp "anne ben başaramayacağım" dedim. Ama annem ısrarla şansımı denememi istiyordu. Denendim. 2 gün geçti, ben de herhalde başaramadım diye düşündüm. Seçmelerin yapıldığı yerde seçilenler açıklanacaktı, oraya tek başıma gitmiştim. Baktım gittiğimde seçilenlerin ismi okunuyor, biri Samet Karta dedi, o an sevinçten uçtum işte.

Takıma seçildin, sonrasında neler yaşandı? Antrenmanların başlaması, kamp dönemi başlangıçları...

Ben seçmelerin hemen ardından bu kadar çabuk şekilde tempoya gireceğimizi düşünmemiştim. Ancak başlangıç sonrası kamplardan ve eğitimden o kadar zevk almaya başladım ki, ne yurt dışından gelmek istiyordum, ne de havadan inmek istiyordum... Sürekli atlayasım vardı yani. Sonra iyice öğrendim atlamayı, düzgün, üst düzey atlayışlar yapmaya başladım, ancak sakatlık sorunu çıktı ortaya.

Ben de tam o konuya gelecektim... Yeni yeni iyileşiyorsun çok önemli bir sakatlık sonrası. Sakatlık nasıl oldu, biraz anlatır mısın?

Çok çok kötüydü. Fena kırılmıştı yani ayağım. Atlayış sonrası dengeli bir iniş yapamadım, dengemi kaybedip bariyerlere çarptım... 3 yerinden kırıldı ayağım, hatta bir yerinde de çatlak vardı.

Tekrar geçmiş olsun. Peki tedavi sürecinde neler yaşadın?

Teşekkür ederim. Çok büyük bir acı hissetmiştim tabii ki, sonuçta bir çarpmanın, darbenin etkisiyle 3 yerden kırıldı ayağım. Sonra hocalarım derhal ameliyat için çeşitli kişilerle konuştular, 3 operasyon geçireceğim söylendi bana da. Biri Slovenya'da ikisi Türkiye'de toplam 3 kez ameliyat oldum. Arkasından fizik-rehabilitasyon çalışmaları oldu. Hocalarımın yardımıyla tekrar iyi duruma geldim.



Universiade'a dönmek istiyorum biraz. Faik Yüksel'in Universiade'da yarışıp yarışmayacağı belli oldu mu?

Daha belli olmadı, görüşmeler devam ediyor FİSU ile. Ama çok dua ediyorum yarışsın diye, çok istiyorum beraber yarışmayı.

O zaman şu anda sadece sen yarışacaksın gibi gözüküyor. Bu kadar gencin içinden çıkıp, bu noktaya gelmen neler hissettiriyor sana?

Çok mutlu ve gururluyum tabii ki. Ben buraya gelmek için çok çalıştım, çok fazla antrenman yaptım. Universiade'da da Türkiye'yi en iyi şekilde temsil edeceğime eminim.

Bundan hiç şüphemiz yok. Peki biraz daha açalım şu "en iyi temsil etme" meselesini, tam olarak hangi hedefle gidiyorsun Universiade'a?

Büyük konuşmak istemiyorum ama, şampiyonluk hedefliyorum kesinlikle. Şampiyon olup tüm şehirde göğsümü gere gere dolaşmak istiyorum.

Kimlerle yarışacağın hakkında bir fikrin var mı, diğer ülkelerdeki yaşıtlarından haberin var mı? Kimler gelecek Erzurum'a?

Arkadaş arkadaşa yarışacağımız kesin. Kampları aynı yerlerde yaptığımız için çok yakından tanıdık artık birbirimizi. Ama kimin gelip gelmeyeceğinden henüz haberim yok. Kim gelirse gelsin yarışlar çok zevkli geçecek, eminim.

Bu arada, bir aralar senin kuzey kombineye geçeceğin konuşuluyordu. Sanırım kayakla atlamada kalmana karar verdiler değil mi? Değişiklik olmayacak yani artık herhalde...

Yok, artık kesinlikle kayakla atlamada kaldım. O durum olunca antrenmanlarda daha hırslı, daha agresif atlayışlar yaptım, geçmek istemiyordum çünkü. E mesafeler ve atlayışlar daha iyi olunca kayakla atlamada kaldım, mutluyum. Sadece Mustafa geçti zaten.

Okuyucuların da bilmesi açısından, sen aynı zamanda bu sene Continental Cup'ta (dünya kupasının bir alt kademesi) yarışacaksın, bununla ilgili düşüncelerin nedir?

O konuda inanılmaz sevinçliyim. Bir üstü dünya kupası olan bir kupada yarışacağım çünkü, harika bir şey. Bunun için ayrı bir motivasyonum var, sezon içinde bomba gibi olacağım, emin olabilirsiniz.

Bir de Erzurum'daki kamp alanını ve tepeleri senin gözünden anlatalım okuyuculara istersen. Tepelerin durumu nedir?

Valla herkesi Erzurum'a bekleriz, tepeler neredeyse bitti, her şey hazır olur olmaz atlayışlar başlayacak. İki hafta içinde atlamamız bekleniyor. Bu arada ben de 95 metrelik tepenin açılışını yapacağım. Hocalar, sporcular, kısacası herkes heyecanla tepelerin açılmasını bekliyor. Sloven hocalarımız da açılışta hazır bulunacaklar zaten.



Biraz da kamplara, özel hayata dönelim. Kamplar nasıl geçiyor, neler yapıyorsunuz hocalarınızla, arkadaşlarınızla, antrenmanlar dışında?


Kamplar çok keyifli. Herkes birbirini çok seviyor, hepimiz çok iyi anlaşıyoruz, o yüzden neredeyse hep gülerek geçiyor kamp dönemleri. Yüksel hoca röportajında da söylemiş zaten... Bu arada bir konuya daha değinmiş, hayatımız gerçekten değişti onların eğitimiyle. Çok daha sosyal, çok daha bilgili adamlar olduk. İngilizce öğrendik, kitap okuma alışkanlığı kazandık yine hocaların sayesinde. Arkadaş çevremiz gelişti, dünyanın her yerinde neredeyse arkadaşım var. Bunlar yüzünden de ayrıca teşekkür etmemiz lazım onlara.

Biraz da eğitim hayatına dönelim, lise son sınıftasın, okul bitiyor artık. Bu noktadan sonraki hedef nedir?

Şu anda Nafiz Bey Ticaret Meslek Lisesi'nde okuyorum, dediğiniz gibi, bitmek üzere, son sınıftayım. Muhasebe bölümünde okuyorum. Dersler kamplar dolayısıyla falan biraz aksıyor ama benim notlarımda bir sıkıntı yok. Sınava çalışıyorum aynı zamanda, beden öğretmenliği okumak istiyorum. Hedefler bitmiyor yani.



Kayakla atlamaya tekrar dönecek olursak, en sevdiğin tepeler, en sevdiğin sporcu, bunları biraz anlatır mısın?


Açıkçası şu ana kadar gittiğim her yer ayrı bir güzeldi. Zaten atlamayı çok seviyorum, e bir de yeni yerler görüyorum, herhangi bir yeri diğerinden ayırma şansım yok yani.
Örnek aldığım kişiye gelirsek, o da Jakub Janda. Bunun nedeni de Jakub Janda'nın tekniği. Başka kimsede olmayan bir tekniği var bence onun. Ona hayranım diyebilirim.

Peki Samet, son olarak, okuyuculara iletmek isteyeceğin bir mesaj var mı?

Şunu söylemek istiyorum, kimsenin şüphesi olmasın, Universiade'daki yarışlar sonrası herkes göğsünü gere gere dolaşacak, buna eminim.

Vakit ayırdığın için teşekkür ederiz Samet...

Ben teşekkür ederim.

Söyleşi: Eren Yağlıcı
Yazı: Ozan Sülüm

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder