29 Eylül 2010 Çarşamba

MUŞ'A KAYAKLA ATLAMA KULELERİ YAPILACAK

Muş’a kurulacak olan kayakla atlama kulesi için yer tespit çalışmaları başladı. Türkiye Kayak Federasyonundan bir ekip, kayakla atlama kulesi için yer tespit çalışmalarına katılmak üzere Muş’a geldi. Muş’a gelen ekip Vali Erdoğan Bektaş’ı ziyaret etti.


Vali Erdoğan Bektaş ile görüşen ekipte Slovenya Kayak Federasyonundan Sebastian Gorisek ve Branko Smoj, Türkiye Kayak Federasyonu Yetkilisi Atakan Alaftargil, Teknik Kurul Yetkilisi Erhan Dursun, Muş Hakem Komitesi üyelerinden Faysal Çavuş ve Muhtesim Tunç yer aldı.

Kayakla atlama kulesi yer tespiti için Valiliğe gelen ve burada Vali Erdoğan Bektaş ile görüşen ekip üyeleri Bektaş ile fikir alışverişinde bulundular. Konu ile ilgili olarak açıklamada bulunan Türkiye Kayak Federasyonu Yetkilisi Atakan Alaftargil, “ sadece, kayakla atlama kulesi için yer tespit çalışması yapılacak” dedi.

Kayakla atlama sporunun Türkiye genelinde çok fazla yaygın olmadığına dikkat çeken Alaftargil, “bu sporu bölgede uygun illerde yaygınlaştırmak amacı ile hazırlamış olduğumuz bazı proje çalışmalarımız var. Muş dışında bölgedeki bazı illerde de kayakla atlama kulesi için yer tespit çalışmaları yapıyoruz. Sayın valimiz ile görüşerek, yer tespiti için kendilerinin desteğini isteyeceğiz. Gerekli çalışmaları yaptıktan kayakla atlama kulesi çalışmalarına başlayacağız” dedi.

Kaynak: Haber49

28 Eylül 2010 Salı

KAYAKLA ATLAMA ALANINA YEŞİL ÖNERİ

Tamamlandığında Türkiye’nin ve bulunduğumuz coğrafyanın ilk atlama kulelerinin bulunduğu alandaki boşlukların şimdiden ağaçlandırılması, çevredeki özellikle antenlerin bulunduğu alandaki görüntü kirliliğinin sona erdirilmesi istendi.

İkisi yarışma, üçü de antrenman amaçlı kulelerin bulunduğu alandaki inşaat süreci tamamlandıkça, yapıların görkemi de ortaya çıkıyor. Yüksekliği ve uzunluklarıyla dünyanın en modern atlama kuleleri özelliğini alacak tesiste, yapım çalışmalarının yanı sıra çevre düzenlemesi de birlikte yürüyor.

Temel aşaması öncesinde yüzlerce ağacın kesildiği bölgede, daha sonradan inşaat alanının ortasında kalmasına rağmen çok sayıda ağaç da korundu.
İnşaatın sona yaklaştıkça, yapıların tüm görkemiyle ortaya çıktığını ifade eden vatandaşlar, bazı kısımlardaki boşlukların, tesisin teknik ve ağaçların özelliklerinin de dikkate alınarak, yeşillendirilmesi gerektiğini söylediler. Alanların boş kalmasının göze hoş görünmediğini kaydeden vatandaşlar, yetkililerin bu konuya dikkat etmesi gerektiğini belirttiler.

GÖRÜNTÜ KİRLİLİĞİ ENGELLENMELİ
Vatandaşlar, ayrıca, kulelerin bulunduğu alanın hemen yan kısmında Kiremitlik Tabya civarındaki telsiz, televizyon ve radyo vericilerinin bulunduğu gelişigüzel sıralanmış, anten direklerinin de ya kaldırılması ya da düzenlenmesini istediler. Vatandaşlar, “Milyonlarca dolar verip tesis yapılıyor. Bu güzelliği, görüntü kirliliğine kurban etmeyelim.”diye konuştular.

KAYNAK: ALBAYRAK GAZETESİ

Erzurum - Kayakla Atlama Kulelerinden İlk Kim Atlayacak?

Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları'nın Erzurum'da yapılmasına 121 gün kala, inşaat ve hazırlıklar tüm hızla sürerken, spor çevrelerinde kayakla atlama kulelerinden ilk kim atlayacak tartışması başladı. Gençlik ve Spor İl Müdürü Fatih Çintimar, küçük boyutlu atlama kulelerinden Erzurumlu sporcuların atlamasını istediğini, 125 ve 90 metre yüksekliğindeki kulelerden ise dünya şampiyonu bir sporcunun ilk atlayış yapmasını planladıklarını söyledi.


Kaynak:DHA

27 Eylül 2010 Pazartesi

Kayakla Atlama Röportajları #1-Mustafa Öztaşyonar Röportajı

İnternet çok büyük icat. Uzağı yakın ediyor bir çırpıda... Röportaja girişim babaannemin teknolojiye bakış açısı gibi oldu ama, öncelikle sevgili Mustafa ile aramızdaki uzaklığı yok eden teknolojiye teşekkür ederek başlasam hiç fena olmaz.

Bundan çok az bir süre önce, Erzurum'a gelen 3 Sloven antrenör, Türkiye için kurulması planlanan kayakla atlama takımını bazı testlerin uygulanacağı seçmeler sonrası yaratmaya karar verdiler.

Önce geniş bir kadro, ardından elemeler... Sonunda kurulan çekirdek kadro oldukça uzun bir süredir çalışmalar yapıyor ve artık iyiden iyiye yarışmalara katılmaya başladı. Sadece kayakla atlama değil tabii ki, birçok diğer kış sporu için de bu geçerli. Ancak malum, Türkiye'de çok bilinmiyor kış sporları, hatta çoğu kişinin bir fikri yok... İşte böyle bir durumda, sessiz sakin çalışmalarını yürüten, hedefleri doğrultusunda, ki bu hedefler arasında 2014 Soçi de var, ilerleyen bir kış sporları ordumuz var desek yeridir.

Yoğun bir antrenman programı var şu anda aslında tüm kış sporcularımızın. Çoğu kamplardalar, ya da her gün eve gitmeden önce yoğun bir antrenman programıyla günü tamamlıyorlar. Malum, hedef büyük. İşte tüm bu yoğunluğun arasında Kayaklaatlama.blogspot olarak, en büyüğü 17 yaşında olan bu orduya kayakla atlama sporcusu olarak dahil olan Mustafa Öztaşyonar ile bir röportaj yapmak istedik, o da tüm yoğunluğuna rağmen antrenman sonrası beni(Ozan) ve Eren'i kırmadı.

Mustafa 17 yaşında, Erzurum doğumlu bir genç. Sporu çok seven, orta halli bir ailenin en büyük çocuğu. 7. sınıfa giden kızkardeşi de yavaş yavaş kış sporlarına dahil oluyor... Kısacası sporcu aileden, iki kış sporcusu çıkıyor...




Merhaba Mustafa.
Merhaba.

Nasılsın?
İyiyim teşekkürler.

Klasik soruyla başlayalım o zaman, önce bize ve okuyuculara kendini biraz tanıtır mısın?
Ben Mustafa Öztaşyonar, 3 Mart 1993 Erzurum doğumluyum, Erzurum Spor Lisesi son sınıf öğrencisiyim.

Peki nasıl başladın kayakla atlamaya? Malum, çok bilinen bir spor değil...
3 antrenör geldi Erzurum'a, seçmeler yapılacak dendi. Benden çok annem aslında biliyordu bu sporu, onun yönlendirmesiyle oldu diyebilirim. Şu anda da yavaş yavaş, düşe kalka geliştiriyorum işte.


Annenin ilgisi nereden geliyordu peki? O nereden biliyordu?
O genel olarak sporu çok seviyor. Beni ilk olarak alp disiplini antrenmanlarına göndermişti aslında, seçmeler olunca, sonradan kayakla atlamaya geçtim.


Yanlış hatırlamıyorsam seçmelere büyük ilgi vardı, nasıl geçti seçmeler, o günü anlatır mısın?
Yaklaşık 40-45 kişilik bir grup vardı. Bizi oradan seçtiler. Önce 15 kişiye düştü, ama şu anda bir tek ben kaldım o gruptan. Aslında Arda İpçioğlu da var ama, o da düşüp ayağını kırdı, antrenmanlara gelemiyor şu an.


Durumu ciddi mi peki? Sporu bırakacak mı?
Yavaş yavaş iyileşiyor, başlar yakın zamanda.

Geçmiş olsun, kısa zamanda döner umarım.
Peki elemelere dönersek, nasıl geçti o gün, neler yaptırdılar size?
Özellikle koşuya çok büyük önem verdiler. Ama en önemlisinin esneklik olduğunu söylediler. Önce koştuk, sonra esnekliğimizi ölçtüler, ardından çift ayak ve tek ayak ileri sıçrattılar... En son da engellerden geçmiştik.

Peki sen oradakileri daha önceden tanıyor muydun? Seçmede arkadaşların var mıydı?
Hepsini değil ama çoğunu tanıyordum. Bizim okuldan birçok kişi vardı.


Peki seçildin, spora başladın. Antrenmanlar da hemen başlamış olmalı, nasıl geldi başta antrenmanlar? Zorlandın mı?
Evet, başlarda antrenman temposuna alışmak zor oldu. Aslında her sporda böyle olur, kayakla atlamaya özel bir şey değil bence. Klasik ısınma, zıplama antrenmanlar sonrasında ilk olarak özel bir maddeden, plastiğe benzer bir şey, 5 metreden atlayarak başladık. Sonra 15, 30 ta ki 60 metreye kadar çıktık.

Peki elemeler yapıldıktan ne kadar süre sonra yurtdışına gittiniz?
Tatillerde genel olarak, okul aralarında gidiyoruz. çoğu zaman 15 gün aralıklı olarak. Bazen düzgün kış şartlarını 4 ay süreyle beklediğimiz de oluyor gerçi.

İlk gittiğiniz yer neresiydi peki?
Slovenya.


Gerçek kayakla atlama rampasıyla tanışmanızda orada oldu değil mi?
Evet, ilk olarak orada gördüm gerçek kayakla atlama rampasını.

Peki tatillerde gidiyorsunuz ama yine okul zamanı da antrenman oluyordur, okul hayatını etkiledi mi bu spora başlamak? Derslerde falan bir değişiklik oldu mu?
Fazla zorlandığımızı söyleyemem. Zaten spor lisesinde okuduğumuz için bizim açımızdan çok fazla değişiklik olmadı yani. Zaten benim amacım BESYO'ya girmek, o yüzden spor tüm hedefim, amacım gibi.
Zaten hem son sınıfım, hem de milli sporcu olduğum için işim daha kolay. Sınavda barajı geçmem yetecek girmek için. Bu ara zaten Kuzey Kombine de denemeye başladım. Kondisyonum iyi olduğu için onu da denetecekler bana.
Amaç zaten 2014 Soçi'de Kuzey Kombine'ye katılmak şu an benim açımdan.
Ne kadar oldu kuzey kombineye başladığın?
Daha yeniyim ya, 5 gün oldu henüz.

Peki Soçi'den önce bir Universiade var biliyorsun, oradaki durum nedir? Katılmak için üniversite öğrencisi olmak gerekiyor bildiğimiz kadarıyla.
FİS'in bir kuralı var, eğer ülkenin o kurallar dahilinde yarışacak sporcusu yoksa, küçük yaşlardan alıyorlar sporcuları. Onda da 17 yaş sınırı var gerçi. Bir aksilik olmazsa ben de yarışacaklar arasındayım. Zaten şu an üniversite öğrencisi olan sporcu yok kamplarda.

Hazır bahsetmişken, nasıl gidiyor kamplar, oradaki ortamı biraz anlatır mısın?
Şu anda Sakarya kampındayım. Ekim'in beşinde kayakla atlama kampına gidiyorum. 2 kişiyiz zaten şu an bu kampta. Samet Karta da benimle birlikte.
Kamp ortamına alışmak kolay oldu. Aramızdaki yaş farkı çok değil zaten, eğlenceli olabiliyor kamplar.

Gittiğin ilk kamp nasıldı peki, neler hissettin?
İlk olarak Slovenya'ya gittik demiştim, önce Erzurum'dan Ankara'ya, sonra orada bir gün kalıp Slovenya'ya geçtik. Benim ilk uçak deneyimimdi, heyecanlandım biraz. Atlamaları geliştirdikçe kamplar çoğalıyor tabii, diğer ülkelere de gidiyoruz.
Ortam az önce de dediğim gibi çok güzel. Seçmeler için de söylemiştim, bir dolu okul arkadaşım da var, tanışıyorduk zaten.

Kamplarda antrenörler nasıl? İlişkiniz iyi mi?
Hem Türk antrenörler hem de Sloven antrenörler çok iyiler. İlk kamplarımızda da zaten Fatih Kıyıcı, Orcan Mızrak ve Yüksel Özkavcı da bizimle birlikteydi, çok yabancılık çekmedik yani.

Peki Sloven antrenörler? Onlar nasıl ilgileniyorlar?
Dediğim gibi, tüm hocalarımız çok iyiler. 3 tane Sloven antrenör var, Bine Norcic, Ales Selek ve Vasja Bajc. Onlar da sadece antrenmanlarda değil, boş zamanlarımızda da bizimle ilgileniyorlar. İngilizce öğretiyorlar, kitap okutuyorlar... Zaten başlarda Türk hocalarımız çevirmenlik de yapıyorlardı. Ama artık o derslerden sonra biz de öğrendik, anlaşabiliyoruz ingilizce. O derslerin çok yardımı oldu.
Bu arada, onlar da Türkçe öğreniyorlar. Her antrenmana fazladan 5 kelime öğrenmiş olarak geliyorlar. Küçük sporcularla ellerinden geldiğince Türkçe anlaşmaya çalışıyorlar.

Herhalde tüm hocalarının ayrı uzmanlık alanı vardır. Hangisi hangi konuda yardımcı oluyor size?
Vasja Bajc baş antrenör. Spor malzemelerinden tutun, antrenman saati ve yerine o karar verir. Her konuda önce o bilgilendirilir.
Bine bizimle özellikle boş zamanlarımızda çok ilgileniyor. Herhalde en genç o, ondan olabilir. Yine aslında Ales de öyle, o ikisiyle her şey yapıyoruz aslında, sadece antrenmanlarda beraber değiliz onlarla.

Peki bu arada geçen seneye bir dönelim, geçtiğimiz sene Hinterzarten'da gençler şampiyonası vardı, oraya M. İrfan Çintimar, Samet Karta ve Faik Yüksel gitmişti, o takım nasıl seçilmişti?
Başladıktan sonra en büyük yarış orasıydı. Hocalar o zaman en iyi, en formda kimse onu seçtiler.

Bu arada, hazır konusu geçmişken, Universiade kayakla atlama takımı da belli mi?
Belli gibi, birçok da alttan gelen genç sporcu var. Ama şu anda Ayberk Demir, M. İrfan Çintimar, Faik Yüksel, Münir Güngen, Dağdeniz Elbil, Ali Bedir gibi arkadaşlarım kadrodalar. Muhtemelen Faik yarışacak. Ötekilerin yaş durumundan dolayı sıkıntı var.

Kampa dönelim o halde, şu anda Sakarya Ünive
rsitesi kampüsündesiniz galiba değil mi?
Evet kampüsteyiz. Bir 15 dakikalık mesafe var buradan pistlere. En yakın olan yer biatlon pisti. Arada ben de biatlon atıcılığı yapıyorum o kamptakilerden sıra gelirse. Ama buradaki kamp 3 Ekim'de bitiyor, buradan Szycrk'e, Polonya'ya geçeceğim, kayakla atlama kampı olacak orada.


Şu anda da Sloven antrenörler seninle mi peki?

Hayır, Erhan Dursun var şu an yanımda. Kayaklı koşu onun uzmanlık alanı. Ama bir süredir kayakla atlama antrenmanlarına da geliyor bizimle.




Erzurum'da bu spora nasıl bakıyorlar peki? (üstteki resim "ya caddeye düşerlerse adlı bir haberden alınmıştır)
Her ne kadar en fazla bilindiği yer Erzurum da olsa, insanların tam olarak ne yaptığımızı anladığını söyleyemem. Fazla bilgileri yok yani. Nasıl anlatmaya çalışırsak çalışalım, "Peki caddeye düşmezsiniz değil mi?" diyorlar. Keşke düşsek! Belki o zaman dikkat çeker, onlar da öğrenmeye çalışırlar.
Ama bir yandan da hak vermek lazım, görmeden, seyretmeden anlamak da zor. Gören birkaç kişiye anlatınca anlıyorlar aslında.


Peki Universiade'a kadar daha çok tanınır mı
sence? İlginin nasıl olmasını bekliyorsunuz?
Tanınmak ne kelime, herkes bilecek. Medya da doğru ilgiyi gösterirse çok rahat tanınır ve dolar bence yapılan yerler. Zaten bütün Erzurum orada olacak. Bir de diğer yerlerden gelenler, yabancılar falan... Bence yeterli ilgi olacak.

Yine tabii ara tatile gelmesi de çok güzel...
Aynen öyle. Zaten ara tatil 2 ay olacak Erzurum'da. O yüzden çok daha rahat olacak okullar gençlerin de izlemesi açısından.

Zaten yerinde izleyen bir insan da müptelası olur herhalde kış sporlarındaki adrenalini yaşadıktan sonra. Özellikle de kayakla atlamadaki heyecanı düşünürsek...
Bence de öyle. Zaten herhangi bir insanın dahi en azından televizyon izlerken biraz gözü kaymıştır, nasıldır acaba diye merak etmiştir. Merakını giderme şansı gibi bir şey.

Zaten baş antrenörün de iddialı bir demeci vardı buraya geldiğinde; "bu sporu futboldan daha çok sevilir hale getirebilirim Türkiye'de" demişti. Ne dersin, Universiade bir önayak olur mu?
Doğru söylemiş. Bana göre de futbolla eşdeğer gidebilir bir güzelliği var, heyecanlı bir spor bir kere. Hatta bence kısa süre sonra İddaa'ya bile girebilir kayakla atlama.
O kadar heyecanlı bir spor ki, insan bir kere atlayınca bırakamaz. O yüzden insanları bu sporu yapmaya yönlendirirsek harika olur.


Tabii sporun tanınması için de hem reklamının yapılması, hem de öncü sporcuların çıkması gerekiyor.
Kesinlikle. O sporcular da biz olacağız aksilik olmazsa. İnsanlar çok bilmedikleri için önce Türk yarışıyor mu acaba diye bakacaklar Universiade'a. Türk sporcu görünce de izlemek isteyecekler. Biz de o izleyiciyi memnun etmek için var gücümüzle çalışıyoruz.

Peki Universiade'da madalya beklediğimiz dallar neler?
İddialı olunan dallar kayaklı koşu, biatlon, slalom ve buz hokeyi olabilir. Gerçi sadece onlar değil, çoğu daldan madalya bekliyoruz.




Peki geleceğe dönecek olursak, planların, hedeflerin nedir?
Dediğim gibi, lise sonrası BESYO (beden eğitimi ve spor yüksek okulu) tek hedefim şu an. Oradan da kayakla atlama antrenörü olmak istiyorum.

Yani profesyonel sporcu olmak istemiyor musun? Hiç unutulmayacak bir kariyer yapmak mesela?
Orası da var tabii ama, antrenör olursam daha kalıcı olabileceğimi düşünüyorum. Antrenör olarak kendini tanıtmak, bir yerlere gelmek daha kolay gibi.
Gerçi unutulmaz bir kariyer yapmak da var atlayıcı olarak. Hem yıldızlar çok para kazanıyorlar. Örneğin bir Polonya kampında Adam Malysz bizim kampın oraya BMWx6 ile gelmişti. Bu arada onunla da antrenman yapmıştım o gün. Sadece onunla da değil gerçi, Robert Kranjec ve Petr Prevec ile de yarışmıştım.

Ne büyük şans... Hazır yıldızlar demişken, kimleri örnek alıyorsun?
Gregor Schlierenzauer, Simon Ammann, Thomas Morgenstern ve tabii Adam Malysz.

Her yarışlarını takip edebiliyor musun peki?
Her zaman değil ama izliyorum. Yarışmak izlemekten daha güzel zaten. Hocalarımız da söylüyorlar, açın televizyonu bakın, nasıl hatalar var, nasıl telemark yapıyorlar, ona göre atlayın bir dahakinde diyorlar.

Hah, hazır telemark demişken, ona özel antrenman var mı?
Ona özel bir fitness çalışması var, sonra minder üzerinde 3 takla attıktan sonra zıplayıp yere inerken olabildiğince dengeli inme antrenmanları var. Tüm hocalarımızın ilgilendiği bir alan telemark.

Peki rampadan çıkış ve telemark arasında geçen sürede neler hissediyor insan?
Rampadan kayarken büyük heyecan oluyor tabii. Orada tüm rüzgarı, heyecanı hissediyorsun. Rampadan atladığın zaman zaten gerisi geliyor. Teknik iyi mi, düz duruyor muyum falan derken bir bakmışsın yere inmek üzeresin. Süzülmek, konmak gibi, kuş gibi hissediyor insan.

Biraz özele girelim artık, atladığın en güzel tepe hangisiydi?
Obersdorf. Orayı genel olarak çok sevdim zaten. Özellikle 140'lık tepenin kulesi harikaydı. Rekorum da oradan zaten. 140 metrelik tepeden 110 metre...

Diğer aklında kalan atlayışların?
Erzurum güzel, orada başladığın için, sonra Ramsau'daki 90 metrelik tepedeki atlayışlarım güzeldi. Bir de kamp yaptığımız Fillah tepesi çok güzeldi. Orada da 60 ve 90 metrelerden atlamıştım.

Peki son olarak spor dışına çıkalım. Sevdiğin müzik, okuduğun kitaplar, en sevdiğin filmler, diziler...
Pek dizi izlemem, bir tek Türk Malı'nı seyrediyorum, o da ara sıra. Çok fazla sevdiğim film var, Testere serisi, Alacakaranlık serisi, Kar Köprekleri, Karanlıklar Ülkesi... say say bitmez filmler.
Müzik olarak, genelde yabancı müzisyenleri seviyorum. David Guetta, Lady Gaga, Pitbull, 50 Cent, Eminem gibi. Rap ve tekno müzik severim.
Kitaplara gelince; en son alacakaranlık serisinden tutulmayı aldım, onu okuyorum bu aralar.

Son olarak, röportajı okuyacak kişilere ve sporseverlere söylemek istediğin bir şey var mı?
Kayakla atlama, kayaklı koşu, biatlon gibi sporlar çok heyecanlı, adrenalin dolu sporlar. Yalnızca futbol, basketbol değildir spor. Sporsuz kalmak, boş, yararsız işlerle uğraşmak yerine herkesin bir spora yönelmesini diliyorum. Hem sağlıklı, güzel bir yaşam olur, hem de gelecekleri daha güzel olur...

Bize zaman ayırdığın için çok teşekkür ederiz Mustafa.
Ne demek, ben teşekkür ederim.

İyi çalışmalar, tekrar görüşmek dileğiyle...
Teşekkürler.

Röportaj: Eren Yağlıcı & Ozan Sülüm.

26 Eylül 2010 Pazar

KADINLAR CONTINENTAL CUP @ FALUN (İSVEÇ)



Son 4 yarışı kazanan Avusturyalı Daniela Iraschko, Falun'de de kazanarak art arda 5. zaferini elde etti. Kadınlar Kayakla Atlama'nın en önemli ismi Anette Sagen ve Continental Cup lideri Fransız Coline Mattel'in yarışmadığı müsabakada A.B.D'den Lindsay Van 2. , yine A.B.D. 'den Jessica Jerome ise 3.lüğü aldı.

26 kayakla atlamacının katıldığı yarışta en dikkat çeken isimlerden birisi de 13 yaşındaki Romen Dana Vasilica Haralambie oldu. Yarışı son sırada bitirmesine rağmen, aldığı 5 puan hem kendi kariyerinin , hem de Romanya Kadınlar Kayakla Atlama tarihinin ilk puanları oldu.

Kadınlar Continental Cup Genel Sıralaması;
1 Mattel, Coline Fr 503
2 Iraschko, Daniela At 500
3 Seifriedsberger, Jacqueline At 430
4 Takanashi, Sara Jp 325
5 Itoh, Yuuki Jp 320

Continental Cup @ ALMAATA



Kazakistan'ın yeni kayakla atlama merkezi Almaata'da ki ilk resmi yarışma Continenal Cup'ın bir ayağı olarak yapıldı. NerEdeyse bu yaz katıldığı bütün yarışları kazanan Polonyalı Kamil Stoch 1. olurken, Çek Jakub Janda onu takip etti, üçüncülük ise genç Bulgar Zografski'nin oldu.

Tepe noktasının 140 metre olduğu geniş tepe yarışında mesafe olarak en uzağa ise Polonya Marcin Bachleda gitti 138 metrelik mesafesiyle. Polonyalılar ayrıca 4,5 ve 6. basamakları da aldılar.

ALMAATA'DA Kİ İLK 10

1. 47 Stoch, Kamil Pl 137.0 136.5 273.3
2. 46 Janda, Jakub Cz 134.0 133.5 262.5
2. 45 Zografski, Vladimir Bg 133.5 134.0 262.5
4. 42 Rutkowski, Lukasz Pl 133.5 134.5 254.9
5. 36 Byrt, Tomasz Pl 125.0 135.0 245.0
6. 44 Bachleda, Marcin Pl 121.0 138.0 241.2
7. 16 Oshepkov, Stanislav Ru 123.5 133.5 238.6
8. 33 Vaculik, Ondrej Cz 128.5 128.0 237.2
9. 43 Rosliakov, Ilja Ru 126.0 128.0 233.2
10. 37 Choi, Heung-Chul Kr 129.5 124.5 232.7

CONTINENTAL CUP'DA SON DURUM;

1 Stoch, Kamil Pl 580
2 Janda, Jakub Cz 448
3 Strolz, Andreas At 396
4 Hajek, Antonin Cz 283
5 Hula, Stefan Pl 255
6 Chedal, Emmanuel Fr 250
7 Zima, Rok Si 244
8 Zografski, Vladimir Bg 243
9 Queck, Danny De 229
10 Sliz, Rafal Pl 226

2010 Finlandiya Şampiyonu: Kalle Keituri



Formda sporcunun hali bir başka oluyor. Norveç'te Tom Hilde'nin şampiyonluğundan sonra Finlandiya'nın da en formda sporcusu Kalle Keituri ülke şampiyonluğuna ulaştı.

Takım mücadelesini ise Keituri, Ahonen, Larinto ve Kulmala'dan oluşan Lahden Hiihotseura takımı kazandı.


Finlandiya Ulusal Şampiyonası Sonuçları:

1. Keituri, Kalle 121 m - 125 m 258.7
2. Hautamaeki, Matti 119 m - 123 m 250.5
3. Olli, Harri 118.5 m - 124 m 249.4
4. Ahonen, Janne 118 m - 123 m 247.2
5. Koivuranta, Anssi 120 m - 121.5 m 247.1
6. Muotka, Olli 118.5 m - 121.5 m 244.9
7. Larinto, Ville 117.5 m - 122 m 242.0
8. Kovaljeff, Kai 116 m - 115.5 m 227.6
9. Ruuskanen, Juha-Matti 115.5 m - 111 m 217.6
10. Maeaettae, Jarkko 110 m - 116.5 m 216.6

22 Eylül 2010 Çarşamba

POLONYALILAR'A GÜN DOĞDU



Summer GP'de 5 ayak geri kaldıktan sonra Daiki Ito'nun Summer GP'yi kazanmasına çok büyük şans veriliyordu. Çünkü en yakın rakibi Adam Malysz ile arasında 150, Dawid Kubacki ile 185, Kamil Stoch ile 190 puanlık fark vardı ve sadece geride 2 yarış, yani alınacak toplam 200 sayı vardı.

Fakat bugün Japonlardan gelen haber Summer GP'yi yine heyecanlı hale getirdi.. Japonya Kayakla Atlama Takımı son iki yarışa (Liberec ve Klingenthal) Yuta Watase ve Kazuya Yoshioka'dan başka bir sporcu götürmeyecekti. Sebebi ise Kış sezonuna iyi hazırlanmak, bunun içinde Avrupa'ya yapılacak uzun yolculuklarının getireceği yorgunluktan etkilenmemek.



Son iki yarışta Adam Malysz'in alacağı birincilikler ve ikincilikler kendisini çok rahat şampiyon yapacaktır. Bakalım Summer GP'yi kazanan, yıl sonunda World Cup'ı da kazanır tezi bu yıl da geçerli olacak mı?

20 Eylül 2010 Pazartesi

Norcic'le Türkiye'deki Kayakla Atlama Üzerine

Izmir’de düzenlenen 2005 Universiad Yaz Oyunları’nın ardından Üniversiteler arası kategoride ev sahipliği çalışmalarımız devam etti ve 2011’de yapılacak olan Universiad Kış Oyunları’nı almayı başardık. Tabii bunu Palandöken’le Kartalkaya’yla başarmadık. Erzurum’da oldukça büyük bir tesis kurulmaya başlandı. Kayakla atlama rampasından kayaklı koşu parkuruna kadar.

Tabii böyle bir tesise kavuşmaya başlayınca, Olimpiyatlar’ın junior kategorisi gibi olan Universiad’ın da kış oyunlarını alınca bizde de özellikle biatlon ve kayakla atlama konusunda takım çalışmaları hızlandırıldı.

Bu aslında çok mutluluk verici. Artık “çok geç” , “bir yerlere gelebilmek için en az 15-20 sene lazım” demek gereği dahî görmüyorum çünkü bundan dört beş sene önce kış sporlarında ciddi şekilde kendini veren insanlarla birşeylerin başlatılacağına ihtimal bile vermezdim.




Aslında bu bile ülke sporu olarak aslında ne kadar geride olduğumuzu gösteriyor. Almanya belki uç bir örnek olacak ama hadi “diğer sporu yerleştirmiş ülkeler” diyelim, turnuvaları alırken ellerinde var olanların sunumunu yaparak, biraz altyapıyı restore ederek turnuva evsahipliğine katılıyorlar.

Ama biz gelecek projelerin sunumuyla, devlet desteğinin bir anlamda teminatıyla (finansal anlamda) turnuvalar için ev sahipliği kovalıyoruz. Artık alışmak lazım ama, bu şekilde olacak gelişmeler. Umalım ki bu çabalar gereğini bulsun.

Bu kadar uzatmak yeter. Konumuz henüz çok genç olan Kayakla Atlama Milli Takımımız’la alakalı. Vasja Bajcfor, takımımızın koçu. Slovenyalı antrenörün yardımcısıyla Türkiye Kayak Federasyonu ve Türkiye’de Spor merkezli bir röportaj yapılmış; 28 yaşındaki Bine Norcic’le. Çok uzattık zaten, artık röportajı verelim.

Türkiye’de ne zaman çalışmaya başladın ve bu kararında ne etkili oldu?

Rok Benkovic’in eski antrenörü Ales Selak’la birlikte antrenörlüğünü yapıyoruz takımın. Buraya gelen yolumuz aslında üç sene önce Vesja Slovenya Milli Takımı’ndan ayrılınca başladı. Ben de o zamanlar Ari Nikkola ile birlikte B Milli Takımı çalıştırıyordum. Vasja da Slovenya’dan ayrıldıktan sonra Türkiye Kayak Federasyonu’ndan teklif almıştı. Ben de tıpkı Vasja gibi yenilikleri, farklı mücadeleleri seviyorum. Bu şekilde aldım kararı.

Başladığınız zaman Türkiye’de kayakla atlamanın durumu neydi?

Dürüst olmak gerekise kayakla atlamadan neredeyse haberleri bile yoktu. Evet, zaman zaman televizyonda izliyorlarmış ama sıfırdan başlamak gerekiyordu kayakla atlamaya; en başından. Oraya gittiğimizde önce detayları, kayakla atlamanın kilit noktalarını açıkladığımız bir sunum yaptık. Ardından bir seçime gttik, yaklaşık 100 kadar genç vardı. Ama aralarından sadece en iyi 15 kişiyi seçebildik çünkü antrenmanlar için Slovenya’ya gelmeleri gerekiyordu. Ve Slovenya sistemi de şansımıza genç atlayıcılarımızı kabul etti ve onları Slovenya’nın kupalarında yarıştırma fırsatımız oldu. Biraz daha yaşça büyük olanlar ise FIS Cup ve COC’ta da yarışma fırsatı buldu.




Türkiye’de Kayakla Atlama antrenörü olmanın yenilik ve farklılık açısından özelliği nedir? Özel olan ne var Türkiye’de bu anlamda?

Asıl olan burada kayakla atlamanın en temel noktalarından, ilk adımlarından başlamaktı. Bazı yerler çok çabuk ilerledi, bazı noktalarda yavaşladık. Ama hep en iyimizi vermeye ve böylece de en iyisini almaya çalışıyoruz. Ve sadece başlangıçta oldukları için yaptıkları ilerlemelerden tatmin olmamaya, hep daha fazlasına odaklanmaya çalışıyoruz.

Türkiye’de şuan kaç tane atletiniz var ve çalıştığınız takım ne kadar büyük?

Şuan çok fazla sporcumuz yok. Çünkü hem sıfırdan başladık çalışmalara hem de Türkiye’de çalışabileceğimiz tesisler yoktu. O yüzden de çoğunluka Slovenya’da ve zaman zaman Orta Avrupa’da çeşitli antrenman kamplarına katılmak zorunda kaldık. Ama bu konuda da Türkiye Kayak Federasyonu’na teşekkür etmemiz lazım çünkü her zaman tam destek verdiler. 15 kişiden oluşan bir takımımız var ve kendi aralarında üç gruba ayırdık onları. En genç grubumuz 7-10 yaş arası sporculardan oluşuyor. Bir üst grup 14-17 ve FIS’ta mücadele etmelerini sağladığımız 18 yaş ve üzeri grubumuz. Geçen hafta 20 kadar genç isim daha seçtik. Ve çalışmalara başlamak için Erzurum’daki küçük tepenin tamamlanmasını bekliyoruz. Orası tamamlanınca sporu geliştirmek çok daha rahat ve kolay olacak.



Bize sporcularla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?

Aralarından birkaç tanesi hakikaten çok ciddi bir ilerleme kaydettiler ve üç senenin sonunda şuan 120m’lik tepelerde yarışabiliyorlar. Ve bu yetenekler hala çok genç; 1993, 95 ve 97 doğumlular. Junior Dünya Şampiyonası’nda yarıştılar. Bu genç çocuklar Türkiye’nin geleceği olabilecek yetenekteler. O yüzden erkenden tecrübe kazanmaları için turnuvalarda yarıştırıyoruz onları.


Takımla ilgili kısa ve uzun vaadedeki hedefleriniz neler?

Tabii ki ilk hedefimiz 2011’deki Universiad’a yetişebilmek. Sadece trampaya çıkmak değil ama aynı zamanda en iyilerini yapabilmeleri. Onun dışında gelecek içinde bu biraz Türkye Kayak Federasyonu’na bağlı. Çünkü kontratımız 2011’den sonra bitiyor. Elbette kafamızda pek çok hedef, 2012’deki Türkiye’de düzenlenecek olan Junior Dünya Şampiyonası. Ama herşey hala ortada, açık. 2014 Sochi gerçekçi bir hedef olabilir ama bu dediğim gibi Federasyon’a ve önümüzdeki dört yıl için yapılacak bir anlaşmaya bağlı.

Türkiye Kayak Federasyonu’nun desteğinden memnun musunuz?

Tamemen. Desteklerinden gayet memnunuz. Gerçekten tüm imkanlarıyla bizim taleplerimizin ve çalışma metodlarımızın arkasında duruyorlar. Hiçbir sıkıntı yaşamadık karşılıklı olarak.

Slovenyalısınız, kayakla atlamanın artık tam bir gelenek halini aldığı bir ülkeden. Türkiye’deki çalışmalarınızdaki temel farklar neler bu anlamda?

Açık konuşmak gerekirse ilk antrenman kampımız biraz korkutucuydu. Çünkü dediğiniz gibi uzun bir kayakla atlama kültürüne sahip bir yerden geliyoruz ve daha önce bu kadar ilk adımları öğretmek durumumuz olmamıştı. Ayrıca pek çok anlamda da organizasyon eksikleri vardı, özellikle Vasja’nın tarafı. Ama üç yılın sonunda hiçbir pişmanlığımız yok. İlerlememizden gayet memnunuz.


www.fisskijumping.com


by Vecchias (Umut Özel)

19 Eylül 2010 Pazar

Kadınlar Continental Cup'ın Gençleri

Kayakla atlama seven insanlar hep birliktedir aslında. Çoğu iyi arkadaştır sporcuların, çoğu birlikte zaman geçirmekten çok hoşlanır. Hani tüm camianın bir olabildiği, herkesin birbirini sevdiği, belki de fair-play'in en zirvede olduğu spor kayakla atlama.

Tabii daha çok erkekler var gözümüzün önünde malum. Hem ekranlarda, hem de birçok kaynakta öncelik, hatta haberler tamamiyle erkeklerdeki dünya kupası ve continental cup'a ait.

Çok fazla kadınlar yarışı izlemek, bu yarışları takip etmek zor açıkçası. Zaten insan tembel bir canlı, ulaşması zorsa pek zorlamıyor şansını. Ben de çok aramıyordum kadınlar yarışlarını, yarış sonuçlarını.Taa ki geçen seneye kadar.



Geçtiğimiz sene gençlerde dünya kayak şampiyonası Hinterzarten'da yapılmıştı hatırlarsınız. Hatta milli takımımızın üç sporcusunu burada izleme fırsatı bulmuştuk. İşte bu şampiyonada fark ettim kayakla atlamanın kadınlara ne kadar yakıştığını, genç kızlar bireysel yarışını izlerken.

Önceden bilgim vardı tabi ki mükemmel olmasa da. Kimden ne beklenir, favori kim, nereden geliyorlar bu kızlar, neler yapabilirler... Tüm beklentilerimin üzerinde bir yarış olduğunu da söylemem lazım. Mesafeler oldukça iyi, teknikler iyi, estetik ise neredeyse erkeklerde hiç olmadığı kadar nefis gelmişti bana. Sonradan da utandım yarış öncesi "Adam Malysz, Schlieri, Simi izlemiş adamım, sıkıcı olmasa bari kızlar yarışı" diye düşündüğüm için.

Yarış sonrası aklımda kalan sporcular özellikle en küçük olanlardı. 14-15 yaşındaki kayakla atlamacılar, harika tekniklerle harika mesafelere gidiyorlardı. Ve onlar şimdi kendilerinden 10-12 yaş büyüklerle (belki daha da fazla) kadınlar kayakla atlamasının en büyük organizasyonunda yarışıyorlar.

Kadınlar kayakla atlama dünya kupası seneye başlayacak. Şimdilik Continental Cup ile idare ediyoruz malum. Ama artık FİS'in bahanesi kalmadı; ilgi yok dediler, ilgi var, yeterli sporcu yok dendi, bir dolu yetenekli genç harika işler yapıyor...



Geçtiğimiz sene Hinterzarten'da 2. olan 15 yaşındaki Fransız Coline Mattel, şu anda neredeyse 100 puan farkla lider durumda Continental Cup'ta. Yine geçen sene o yarışmada bronzu kapan Sarah Hendrickson da fena başlamadı sezona, 6. sırada o da. Hatta çocukluğundan ber ihayranı olduğu, onun gibi olmak istediği için spora başladığı A.B.D.'li ablası Lindsay Van'in önünde oldukça. Sadece bu üçlüden biri pek istediği gibi giremedi yeni seneye, o da son gençler şampiyonu Elena Runggaldier. An itibariyle 19. sırada Elena.

Tabii ki yalnızca bu üçlüye odaklanmamak lazım Continental Cup'ta. Zira Windmüller kardeşler, Sara Takanashi, Anna Ruprecht gibi çok çok yetenekli kızlar var ve tecrübeli Lindsay Van, Anette Sagen, Daniela İraschko gibi ablalarıyla kapışacak duruma geldiler.



Geçtiğimiz sene "Let Women Ski Jump İn Vancouver" (kadınların da Vancouver'da kayakla atlamasına izin verin) diye bir slogan çıkarmıştı destekçiler. Belki bu sefer olmadı ama, Sochi'de olacak. Belki bu sene kadınlar dünya kupası yok ama, seneye olacak... Kayakla atlama çok daha zevkli olacak...

17 Eylül 2010 Cuma

SVEN HANNAWALD

Sven Hannawald. Kayakla atlama dünyasının gördüğü en yetenekli isimlerden birisi kuşkusuz ki. 2001/2002 sezonunda Dört Tepe Turnuvası’nı kazandı. Evet bunu başarmak bile başlı başına büyük birşey ama Hannawald bunu dört etabı da kazanarak başardı ve bunu yapan ilk ve tek kişi tarihteki. Elbette Simon Amman ve özellikle Gregor Schlierenzauer’in bunu yapma ihtimali var fakat Hannawald her zaman ilk olacak her koşulda.



Hannawald aslında oturup iyice incelenmesi gereken birisi. Çünkü özellikle bireysel sporlarda ortaya çıkan aşırı baskı, motivasyon sorunu ve gelişime duyulan isteğin azalması gibi ciddi psikolojik etkenlerden muzdarip birisi. Dört Tepe Turnuvası’nı kazandıktan sonra da iyi işler yaptı ancak zamanla depresyona girdi.

Başarısının üzerine koyamayacağına, daha öteye gidemeyeceğine inanmaya başladı. Bu da onu Burnout Sendromu’na sürükledi ve devamındaki süreçte erken denebilecek bir yaşta kayakla atlamayı bıraktı.



Tenis, snooker, kayakla atlama gibi ziyadesiyle bireysel sporlarda bu tip probleme çok sık rastlıyoruz. Mesela Justin Henin de benzer bir sebeple tenise olan arzusunun bittiğini açılayıp emekliye ayrılmıştı. Mide rahatsızlığı vs derken düşen performansı onu zirvede bırakmaya itmişti.

Hannawald de bu durumu çok ciddi şekilde yaşadı.

Ama bir şekilde bir şeyleri yoluna koydu ve tekrar hayata tutundu. Bir Alman olarak şaşılmayacak derecede bir futbol aşığıydı. 2008 yılında Alman Kreiliga’da Burgau takımıyla iki yıllık bir sözleşme imzaladı ve forvet olarak oynadı burada. Tabii kayakla atlamanın getirdiği aşırı zayıflık durumu başına biraz dert olmuştur mutlaka ama en azından tutkusunun hala devam ettiği bir alana tutunmayı başardı.



Futboldaki kontratı bittikten sonra ADAC GT Masters’da yarış pilotu olarak yer aldı. İlk yarışına geçtiğimiz Nisan ayında Orschleben’de çıktı ve Ekim başındaki iki yarış öncesinde şuan amatör pilotlar sıralamasının zirvesinde yer alıyor.

Aslında Hannawald bir hayli örnek alınması gereken bir isim. Bir şekilde tekrar devam etti.

Şimdi ise başka bir alanda kendine yeni ufuklar açmaya koyulmuş durumda.



Önümüzdeki sene otobiyografisini yayınlayacağını ve bunu Frankfurt Kitap Fuarı’nda tanıtacağını açıkladı. Ama kitapta skandallara yer vermeyeceğini de eklemiş.

“Benim Janne Ahonen gibi alkol problemlerim olmadı. O yüzden kitapta aşırı ilginçlikler olmayacak. Aslında ben hakkında herşeyi lanse edecek tipte birisi değilim. Ama çok fazla soru var ve motor sporlarına başladığımdan beri de bahsedilmesi gereken pek çok pozitif şey oldu.”

Otobiyografileri okumak her zaman keyifli olmuştur. Hele ki böylesi bir şampiyonun, buhranlarla dolu spor kariyerini ve bir şekilde tekrar canlandırdığı hayatını okumak büyük bir keyif olacaktır. Takipteyiz Sven.

by Vecchias (Umut Özel)