28 Aralık 2011 Çarşamba

Dört Tepe Tahminleri - 2

Bu da ikinci bölümümüz efenim. Biyruun.


Sertan Uzun (jokullmagic) - Anders Bardal


Girizgâhtaki klişeler paragrafını bir cümle ile geçelim de, sadede çabuk girelim: Kayakla atlama sezonunun en keyifli zamanları, ihtiyar tecrübelerin emekliliğinden sonra yaşça genç, rampaca yıllanmış uçan insanların on binlerin huzurunda dört ayaklı menzile erişme destanı… Huzurlarınızda Dört Tepe Turnuvası!

Bu yılki tahminlerimde evokasyon, vudu, üç harfli, beş heceli, Mustafa Ceceli, Fikret Engin, Murat Özarı gibi pek çok yönteme ve uzmana başvurdum ve sonuç odaklı çalışmaya gayret ederek direkt olarak neticeyi verebilecek bir sayısal hesaplama arayışına koyuldum. Buldun mu derseniz, elbette bulamadım, ancak bazı fikirlerim de yok değil:

Sezon gidişatına bakarsak favori olarak yedi isim öne çıkıyor: Kofler, Bardal, Schlieri, Freitag, Morgi, Freund ve Stoch. Bu sezonki performansları derleyerek başladım işe. Dört Tepe Turnuva statüsünü göz önüne aldım ve “puan” değerlerini hesaba katarak kendi geliştirdiğim dorttepe.xls (evet, sonunda x yok) dosyamda oluşturduğum çok gizli formül vasıtasıyla işlemime giriştim.

Geçmiş yıllara baktığımızda her sezonun kendi karakteristiği olsa da, şampiyonluğa giden belirli şablonlar olduğunu görebiliriz. 2004 - 2005 sezonuyla başlayalım: Janne Ahonen'in Dört Tepe’ye gelene dek arka arkaya aldığı birincilikleri turnuva boyunca da çok ciddi bir dominasyonla devam ettirdiği ve ismini zirveye yazdırdığı şampiyonayı unutmak mümkün değil. Keza, 2005 - 2006’daki ortak şampiyonlukta Janda’nın, geçtiğimiz sezonda da Morgi’nin Dört Tepe’ye kadar gümbür gümbür gelerek rakiplerine hiç şans tanımadığını yazıyor tarihin tozlu byte’ları.

Şu anda bu tip bir dominasyon olduğunu söyleyebilmek çok zor. Kofler sezona bomba gibi girmiş olsa da, son yarışları esas alırsak bu sivrilmenin ciddi miktarda törpülendiğini söyleyebiliriz. Tam da bu yüzden, Dünya Kupası sıralamasında önde olmasına rağmen, son yarışların ağırlığı artırılmış olan pek gizli formülümüzde ilk sırayı almayı muhtemelen başaramayacak kendisi.

Peki, neden bu şekil bir düzenleme ihtiyacı duyduk? Özellikle turnuva yaklaşırken, hatta turnuva süresince form tutan sporcuların zirve için çok daha iddialı olduğunu söyleyen istatistikler var elimizde. 2005 – 2006’da Janne Ahonen’in Dört Tepe yaklaşırken yavaş yavaş form tutması ve tutulmaz denilen Janda’yı zirvede yakalaması buna bir örnek. Yine, 2006 – 2007’de Jacobsen’in sırasıyla Lillehammer ve Engelberg ikinciliklerinin ardından Dört Tepe öncesi son yarış olan ikinci Engelberg atlamasında kazandığı birinciliğin turnuva zaferine giden yolun habercisi olması… Keza, 2008 - 2009’da yine Engelberg’deki arka arkaya ikinciliklerden sonra Oberstdorf’a da ikincilikle başlayan ve kalan tüm ayakları süpüren Loitzl performansı, turnuva öncesi form tutmanın önemini anlatabilme konusunda ziyadesiyle manidar misaller…

Peki, bu sıralamaya katabileceğimiz diğer faktörler neler? Dört Tepe öncesi ayaklardaki geçmiş performanslar mühim… Bunu nicel olarak nasıl formülleyebileceğimi bilemiyorum (diğerlerin çok iyi biliyorum ya sanki, emce kare gibi), yine de şansımı deneyerek bir tutam da ondan ekliyorum. Bunun yanında, önceki yıllardaki Dört Tepe derecelerini de bir şekilde hesaba katmamız gerekiyor, ne de olsa bu tepelerdeki sporcu karakteristikleri de bir faktör. Biraz da ondan katıyorum. Nihai sıralama şu şekilde oluşuyor:

1) Bardal 2) Morgi 3) Kofler 4) Schlieri 5) Freitag 6) Stoch 7) Freund

Evet, şampiyon Bardal. Dağılabilirsi…

Keşke bu kadar kolay olsaydı. 2007 yılını hatırlayın. Morgenstern’in dimağ çatlatan performansları varken Janne Ahonen’in Dört Tepe’de söke söke kazandığı şampiyonluğun, 2009 yılında Kofler’in Dört Tepe öncesindeki çok cılız başarı emarelerinin, dolayısıyla beklentilerin kat be kat üstüne çıkması ve zirveyi kazanmasının nicel ya da nitel açıklamasını yapabilmek çok zor. Bu yüzden, saydığım yedi isimden herhangi biri şampiyon olursa şaşırmam.

Kimi şampiyon görürsem şaşırırım derseniz: Simi. Kendisine hiç şans tanımıyorum. Eğer performansını zorlamak için Dört Tepe’yi beklememişse ve gerçek performansını turnuvaya saklamamışsa hiç şansı yok. Eğer gizli bir planı var ise, ne mutlu, bizler için harika bir seyirlik olur.

Favorin kim derseniz: Schlieri. Avusturya’nın altın kuşağının zirve görmemiş tek ismi olarak kaldı. Bunu yapabilecek her şeye sahip. Fazlasına da…

İstatistikler kimi gösteriyor derseniz: Bardal. Emekliliği ufukta görünmüşken bir ikramiye kapmak isteyecek. Bu şansı bir daha yakalayamayabilir. Zihin olarak da hazırsa, şampiyonluğa yürüyebilir.

Turnuva ilerledikçe yorumlara devam ederiz. Beynimi yakmadan evvel sözlerimi şu veciz kelam ile tamamlamak istiyorum: Uç uç böceğim, annen sana terlik pabuç alacak!


Mustafa Çakar-Simon Ammann



Geldik Kayakla atlama sporu açısındanyılın en önemli zamanına. Bir çeşit eski yılı uğurlama yeniyılı karşılama olarak görebiliriz. 4 tepe turnuvasıfestivaline başladık. Bu sene benim favorim mantıksal değilduygusal olarak her ne kadar bu turnuvada bir türlü istediğinialamasa da Simi olacak. Tabi ki yaşayabileceği talihsizlikleri gözönüne alırsak Schlieri en ciddi ikinci favoridir. Morgi,Bardal,Kofler sonraki adaylarım. Bu sene sürpriz bir birinciolacaksa Freitag olsun isterim. Herkese keyifli seyirler olsun.



Ozan Sülüm - Andi Kofler


Şu anda feci tehlikeli bir topa giriyorum ama, biz kayakla atlama cemiyeti insanları iyi insanlarız, başım yanmaz. Yoksa spikerin favori falan belirtmesi, seyircinin direkt çemkirmesine sebep...

Andi Kofler benim en büyük favorim. Formu, üzerinde baskı olmaması, zaten bu turnuvayı bir kez kazanmış olması, onun en büyük artıları. Dört Tepe Turnuvası'nı hiç kazanmamış birisi son iki ayağı lider girerse örneğin “Lan kazanıyorum galiba oğlum?!” psikozuna girip hata yapabilir, ki tarihte bunun birçok örneği var. O yönden şanslı Andi. En büyük rakibi tabii ki herkesin bir numaralı favorisi Schlieri. Kafasına koyduğunda yapamayacağı hiçbir şey olmayan bu adamın en büyük sıkıntısı başarıya alışmışlığın verdiği baskı olacak. Eğer ilk iki ayağı kötü geçerse feci çuvallar gibime geliyor. Morgi, Bardal, Freitag üçlüsü de kazanırsa kimse bana gelip “Anaaa” demesin.

Simi Sertan'ın da dediği gibi yalan olacak gibi gözüküyor. Dünya Kupası'nda yavaş yavaş ritm artırma çabaları falan... Olmaz bence, olmamalı. Kayakla atlama öyle bir şey değil çünkü. Ya formdasınızdır, ya değilsinizdir yani kısacası...

Onların dışında Roman Koudelka, Kamil Stoch, Tom Hilde, Robert Kranjec, Sebastian Colleredo ve hatta Vladi Zografski'yi es geçmeyin.

Son yılların en güzel turnuvası olacağından eminim. Zevkli olmamasına imkan yok hatta, o derece.

Bu arada, benim yazım kısa olmadı... Onlarınki uzun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder