23 Ocak 2012 Pazartesi

Bir Kayakla Atlamacının Günlüğü | Bölüm 1


Neden sürekli olarak kayakla atlamanın psikolojik bir spor olduğundan dem vuruyoruz kısmen de olsa anlatabilmek ümidiyle. (diyetlere, vücut kütle endeksinin getirdiği zorluklara, sıkı antrenman programlarına doğru düzgün değinmedim bile, baştan belirteyim)

Schlieri affeyleye!


12 Ocak 2011 Perşembe

Sevgili günlük,

Kulm’da, yani kendi memleketimde yapılacak olan sezonun ilk kayakla uçma yarışına hoş geldim. Bildiğin gibi kayakla uçma dalında gayet başarılı sonuçlar alan bir sporcuyum. Kulm’da bu güne dek katıldığım dört yarışta üç birinciliğim, bir de beşinciliğim bulunuyor. Tepe rekoru da bende: 215,5 metre! Sven’in yıllardır kırılmamış rekorunu 1,5 metre geliştirmeyi başarmıştım 2009’da, hatırlarsın. Kendi evimde yine başarılı bir netice alacağıma inancım tam. Yorucu geçen Dört Tepe Turnuvası ardından biraz olsun dinlenme fırsatı buldum, fakat hem antrenmanlar devam ediyor, hem de Dört Tepe’nin yorucu temposuna eklenen belirsiz hava koşullarının yarattığı aksaklıklar tüm takımı olduğu gibi beni de biraz yıprattı. Yine de her şey yolunda. Burada da birinciliği hedefliyorum. J

Bugün takım kaptanları toplanıyor. Yarın sabah saat 9.30’da resmi antrenmanlar, saat 12.00’de de elemeler yapılacak. Şartlar şimdilik güzel görünüyor. Bekleyelim ve görelim.


13 Ocak 2011 Cuma

Sevgili günlük

Sabah erkenden kalktım. Kahvaltımı ettim, son hazırlıklarımı tamamladım ve 9.30’da yapılacak resmi antrenman atlayışları için takımla birlikte Kulm’a gittim. Ve bil bakalım ne oldu: Saat 14.15’e kadar rüzgarın kesilmesini, kar yağışının azalmasını beklemekten başka hiçbir şey yapamadık. Erteleme üstüne erteleme geldi ve en sonunda elemelerin yarına kaldığı bildirildi. Yarın elemeler ile birlikte birinci yarışı, Pazar günü de ikinci yarışı tamamlayacağız.

Motivasyonum yerinde. Biraz yorgunluk var, o kadar. O da geçecektir. Yağışa rağmen seyirci iyiydi. Yarışta çok daha büyük bir kalabalık olacak J


14 Ocak Cumartesi

Sevgili günlük

İnanmayacaksın ama bugün de tek bir atlayış yapamadan günü bitirdik. 15.00’a kadar ne rüzgar dindi, ne de kar yağışı. Jüri de sonunda erteleme kararını verdi. Yarın son şansımız. Sabah erkenden antrenman atlayışları ile tek tur üzerinden bir yarış, öğleden sonra da ikinci yarış koşulacak. Zorlu bir gün olacak gibi görünüyor. Erkenden yatmakta fayda var, malum, yarın bir kez daha erkenden kalkıp kayakla uçabilmeye çalışacağım.

Hava izin verirse…


15 Ocak Pazar

12.00

Yine sabah erkenden kalk, kahvaltını yap, yola düş… Saat 9.45’te antrenmanlar başlayabildi. Ne de güzel başlamıştı hem de, yedinci kapıdan 187 metreye uçtum ve en iyi ikinci puanı elde ettim. 10.45’te başlayan tek turluk yarışta ise pek de iyi bir performans sergileyemedim. Beşinci kapıdan, yani kısa bir rampa mesafesinden çıkış aldım, karşıdan gelen rüzgar da çok yetersiz olunca 184,5 metre yapabildim. Stoch yarım puan önümde altıncılığı aldı, ben de ancak yedincilikle yetindim.

Öğleden sonra iki turluk yarışta gerçek gücümü göstereceğim. Şimdi bir şeyler atıştırma vakti.

17.00

Lanet…

Saat 14.00’da başlayan ikinci yarış ilkinden de güzel başladı biliyor musun günlük. Beşinci kapıdan çok iyi koşullarda 203,5 metreye uçtum ve ilk turu Ito’nun ardından ikinci sırada tamamladım. Fakat ikinci turun başlamasıyla birlikte çok ilginç şeyler olmaya başladı. İlk turda bizlere çok yardımcı olan hafifçe esen karşıdan rüzgar gitti, onun yerine dengesiz ve genellikle arkadan esen bir rüzgar geldi. Atlayışlar bir anda metrelerce kısaldı ve bu duruma ne Hofer, ne de jüri müdahale etmek istedi. Belki üç gündür yorgunluktan bitap düşmüş sporcuları değişken rüzgarda riske etmek istemediler, bilemiyorum, fakat çok tatsız bir tur oldu. Sıra bana geldiğinde de… Fermuarım kırıldı, inanabiliyor musun! Durumu düzeltebilmek için elimizden geleni yaptık, ancak nafile. Dakikalarca oturtamadık fermuarı yerine. En azından günü kurtarma umuduyla çengelli iğne denedik, o da tutmadı. Sonunda bir kargo paketi gibi boydan boya bantlandım. Ve o halde, diskalifiye olacağımı bile bile, bir kısmı özellikle benim için gelmiş olan on binlerce Avusturyalının önünde en iyi atlayışı yaptım. Abartayım mı? Takım elbise ile bile atlasam birinciliği alırdım bugün be günlük. Ve ne oldu bil, tabii ki diskalifiye oldum. Oberstdorf 2009’u hatırlıyor musun? Oradaki kayakla uçma ayağında da hava koşulları ve jürinin beni mahvettiğini düşünmüştüm, lakin bu sefer bambaşka oldu. Toplamda dört atlayış yaptım, birinde birinci, ikisinde ikinci, birinde de yedinci oldum teoride.

Pratikte bir yedinciliğim, bir de otuzunculuğum var.

Yorgunum.

2 yorum:

  1. cidden mi? :D gerçek mi bu ? :D

    YanıtlaSil
  2. Sadece bir kurgu, gerçeği Schlieri'nin dilindenmiş gibi anlatan...

    YanıtlaSil