27 Kasım 2013 Çarşamba

SCARY SUNDAY
 
 
 
 
Sezonun ilk erkekler bireysel yarışı, tek kelimeyle, korkunçtu!
Hava koşulları eleme gününden itibaren zaman zaman teknik ekibi zor durumda bırakmıştı.
Bununla birlikte, Pazar günkü bireysel yarışta olanlar, üstelik sezonun ilk ayağında, ilk yarışında, inanılmazdı. 14.30'da başlaması gereken yarış 16.21'de başladı ve hala atlamamış iki sporcu varken Hofer birinci turu sonlandırdı.
Yayında Ozan'ın şaşkınlığına, bizler de evlerimizde, televizyonlarımızın başında dahil olduk. Hukukçuların tabiriyle, oldukça 'sui generis(kendine özgü)' bir yarış oldu.
 
Bana göre, ortaya çıkan sonucun nedenleri şöyle, tabi bu tespitler tümüyle kurgusal:
 
1) Dünya Kupası'nın ilk ayağı olarak Klingenthal seçildi, çünkü geçen sezonun değerlendirmesini yapan FIS, bu tepedeki seyirci katılımını ve mennuniyetini beğenmişti. Bir de, hiç şüphesiz, tepenin donanımının, Dünya Kupası yarışlarını, zor koşullarda da olsa, gerçekleştirecek kapasitede olmasıydı. FIS, bu tepede henüz bir hafta sonu yarışı düzenlenmemiş olmasından hareketle Klingenthal ekibine bir şans vermek istemiş, Hofer'in açıklamasından. Kupanın, Orta Avrupa'da başlaması, her ne kadar kar yağışının yeterli seviyede olmadığını tespit etmiş olsak da, seyirci katılımı ve Kupa'ya ilgi açısından yerinde olmuş. Tabi, Almanlara da moral!
 
2) Yarışın devamı konusunda verilen kararın yerinde olmadığı, geç karar verildiği yönünde düşünceler var. Olaya bir açıdan bakıldığında, ben de aynı fikri paylaşıyorum. Yarışın, sporcuların sağlığı tehlikeye düşmeden önce sonlandırılması gerekirdi. Sonuç itibarıyla, rüzgar koşullarındaki istikrarsızlık, sporcuların elde ettikleri puanlar açısından, açık ara haksızlığa yol açtı. Nitekim Schlieri ve Bardal, bu gerekçeyle ikinci turda atlamayı reddetmiş olabilir diye düşünüyorum.
 
3) Diğer bir yandan ise, Dünya Kupası yarışlarının organizasyonu için büyük şirketlerle sponsorluk anlaşmaları yapılıyor. Bu şirketler de, doğal olarak, organizasyonun en iyi şekilde yapılmasını öngörüyor, programın aksamamasını, vaktinden önce sonlandırılmamasını falan. İşte, bu koşullar altında yapılan anlaşmalar nedeniyle teknik heyet, bana kalırsa, hava koşullarının böylesine dengesiz olduğu durumlarda, oldukça büyük bir baskı altında kalıyor olabilirler. İçinizden, hiç tereddüt etmeden, 'olur mu canım, sporcunun sağlığı mı önemli, yoksa sponsorun elde edeceği gelir mi, insan hayatı, paradan daha değerlidir!' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Haklısınız da, ancak, bu tür organizasyonların çok büyük maliyetlerle gerçekleştirildiği de ortada! İşte Hofer ve ekibinin mahareti de sanırım bu noktada, yani işin sportif kısmıyla ticari kısmı arasındaki ince çizgide, kendisini gösteriyor. Yine de, Pazar günü Hofer'in ve ekibinin yerinde olmayı hiç istemezdim doğrusu!
 
4) Kuusamo da, rüzgar koşulları ile ün yapmış duraklardan birisi! Bakalım o yarışı nasıl idare edecek Hofer? Umarım bu sefer hava durumu ondan yana olur:)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder