3 Nisan 2016 Pazar

Bir Başarı Hikayesi|Kartal Eddie


Bu yazıyı yazmam gerektiğini hissederek yazıyorum. Bir önceki Kartal Eddie filmini konu alan yazımda hangi konuları değiştirdiklerini ya da neleri ekleyip çıkardıklarını bilmediğim için yazamadıklarımı bu yazıda toparlamak istedim. Çünkü 6 Haziran 2015 Tarihinde Michael Edwards'ın BBC'ye verdiği röportajda sadece %15inin gerçek hayatına dayandığını söylemişti.O yüzden bu yazı Michael Edwards’ın değil, Kartal Eddie filminin yazısı. 

Öncelikle çözmem gereken testleri, olmam gereken sınavların arasında boğuşurken gittim “Kartal Eddie” filmine. Aslında buraya gelecek filmler listesinde yoktu. Kendilerine ilettiğim on küsür mailden sonra vizyona girecek filmler listesinde gördüğümde yaşadığım mutluluğu size anlatamam. Hemen filmin vizyona girdiği gün,1 Nisan günü için karar kıldık ve 19.00 seansına biletimizi aldık.

Ben ailemle gittim filme. Çünkü kendileri de hem bu tarz filmlerden ve kayakla atlamadan hoşlanan insanlar. Tahmin edeceğiniz üzere koca salonda tek biz vardık. Çünkü insanlar, gerçek hayattan uyarlanmış, insana bir şeyler katacak hikayeler yerine basit ve sıkıcı aşk filmlerini, ya da komik olmayan komedi filmlerine gitmeyi daha uygun görüyor. Film bittiği zaman sinemadaki bir görevli gelip bize filmi beğenip beğenmediğimizi, henüz bugün çıktığını dile getirdiğinde biz çok beğendiğimizi ve çok severek izlediğimizi söyledik. Kingsman: Gizli Servis filminden bildiğimiz yapımcıların üstlendiği ve yine aynı filmde gördüğümüz Taron Egerton burada gerçekten oyunculuğunu konuşturmuş ve aslında çok zor bir rol olan Eddie Edwards rolüne “cuk” diye oturmuş. Hugh Jackman’ın oynadığı Bronson Peary rolü ile olayı daha eğlenceli ve sürükleyici yaparak, izleyiciye oynamaya çalışıp başarılı da olmuşlar.Ayrıca Matti Nykanen’i canlandıran Edvin Endre’de gerçekten iyi iş çıkartmış söylemeden geçmek istemedim. Ben izlerken gerçekten çok keyif aldım ve bunu okuyan sizler, gerçekten gidin ve filmi yerinde, sinemada izleyin.
Dexter Fletcher, Hugh Jackman,Michael Edwards,Taron Egerton

Michael Edwards nam-ı diğer Eddie Edwards bizim ana karakterimiz. Küçüklüğünden beri olimpiyatlara gitmeyi kafaya koymuş ve bunun için sürekli çabalayan biri.  Onun sıvacı olmasını isteyen ve onun hiç bir zaman sporcu olamayacağı yönünde uyaran babası ve ona yürekten inanan ve desteğini esirgemeyen annesi ile birlikte yaşıyorlar. Türlü türlü sporu deneyip hiç birinde kendisine şans verilmeyince 22 yaşında son olarak kayakla atlama sporuna yöneliyor. Fakat kayakla atlama Britanya için çok fazla bir şey ifade etmemektedir. Ne bir takımları vardır,ne de sponsorları. Ayrıca 6-7 Yaşlarında başlanması gereken bir spora 22 yaşında başladığı için  diğer sporcular tarafından kendisiyle dalga geçilir. 

Kalın çerçeveli kocaman gözlüklerinin ardından cesurca bakan Eddie, tüm bu zorluklara rağmen yılmaz ve çalışmaya, antrenmanlarına devam eder.  Ona eşlik edecek biri daha vardır üstelik. Davranışları yüzünden takımdan atılmış yetenekli kayakla atlamacı Bronson Peary; Eddie’ye yardım edip onu 1988 olimpiyatlarına hazırlayacaktır. Fakat önündeki engeller her zaman karşısına çıkmaya devam edecektir. Gerek babası,gerek sporcular hatta Britanya Olimpiyat Federasyonu bile.

Uluslararası Olimpiyat Komitesinin(IOC) kurucusu Pierre de Coubertin’in “En önemlisi kazanmak değil,katılmaktır.” Gibi sözlerini de içinde bulacağımız film, vazgeçmemenin, cesaretin, inanmanın ve hayallerin peşinden koşmamız gerektiğini anlatıyor. 



*Spoiler özelliği taşımakta*
Michael Edwards'ın 1994 ve 1998 Olimpiyatlarına katılıp katılamadığını merak edenler için: 

Michael Edwards 94' ve 98' Olimpiyat elemelerini geçemedi çünkü Britanya Olimpiyat Komitesi "Kartal Eddie Kuralı" adını verdiği kural ile yeterlilik standartlarını yükseltti. Ayrıca Eddie Edwards'ın 1997 yılında gittiği 115m hala Britanya rekoru olma özelliğini taşımaktadır.


3 yorum:

  1. Gerçekten de dediğin gibi insanlar kendisine bir şey katmayan gerçek dışı absürt olayları izlemekten keyif alıyor. Film hem azim hem de insana en azından denemeden gitme dedirttiriyor. Aslında diyecek çok şey var,çok yorum var. Ama kimsenin pekte kaala almadığı yer de lafı çok uzatmak olmaz. Filmi izledikten sonra ufak bir araştırma yapmak istedim daha fazla bilgi edinebilmek adına burayı buldum ve yazını okudum. Ellerine sağlık. :))

    YanıtlaSil
  2. Filmi tv den izledim ve çok etkilenip filmin gerçek kahramanını araştırmak için google amcaya sordum karşıma senin yazı metnin çıktı ve çok haklısın kardeşim saçma sapan filmleri izlemek yerine bu tür filmleri izlemek en dogrusu

    YanıtlaSil