22 Kasım 2011 Salı

2011-2012 Sezonuna Önbakış


“Bekledik bunu çok bekledik!” diye bağırır Ali Sami Yen'de Sabri Ugan, Galatasaray'ın Athletic Bilbao'yu 90+'da Hagi'nin attığı golle yendiği maçta, Hagi'nin efsanevi golünden sonra... De, bizimle ne alakası var?

Biz de bekledik bunu çok bekledik. Yeri geldi çimerek avuttuk kendimizi Yaz Grand Prix'sinde, yeri geldi Youtube'dan kayakla atlama vidyosu izledik, geçirdik zamanı Kasım sonuna, 2011-12 Kayakla Atlama Dünya Kupası Sezonu'nun başlayacağı güne kadar... İşte geldi o gün.


Önümzde yine çok keyifli bir dönem var. Kasım sonundan, Mart sonuna kadar haftada en az bir, bazen iki, hatta üç durakta keyif yaşayacağız. Özellikle 4 Tepe Turnuvası ve Vikersund'da yapılacak Dünya Kayakla Uçma Şampiyonası dönemlerinde kalitenin çok yukarı çıkmasını bekliyorum.

Tek tek sezon önbakışı yapayım madem söz verdiğim gibi. Uzun olacak, ona göre, özet geçmem.

Takımlara Genel Bakış

Sezonun en karışık noktası yine bireysel klasman olacak tabii ki. Sezon başında birisinin çıkıp domine etmesi çok zor gözüküyor, zira yaz dönemi sonrasında doğru düzgün kar üzerinde antrenman yapabilen yok. Böyle düşünürsek, geçen seneki gibi erken kopup gidecek, tek kişiye endeksli bir genel klasman beklememek lazım. Tabii böyle diyorum ama sonra Altan Tanrıkulu gibi “0-0 en son ihtimal” deyip kalabilirim de. Kayakla atlama enteresan oyun sevgili Yalçın.


Avusturya'da yaz dönemini domine eden yine Morgenstern'di. Ancak gözlemlediğim kadarıyla son dönemde biraz motivasyonunu kaybetti Morgi. Geçen sene neredeyse her şeyi kazandı ve çok uzun süre tepede yalnız kaldı, dolayısıyla motivasyon kaybetmesi normal. Yine yazın sonuna doğru, özellikle son ayakta harikalar yaratan ve eskiye dönen bir Schlieri var bildiğiniz gibi. Onun neredeyse son 1.5 seneyi boş geçirdiğini düşünürsek, erkenden başarıya alışan bir adamın kariyerini tekrar hale yola koymaya çalışması ve bunda başarıya ulaşmaya başlaması ne denli büyük bir motivasyondur gelecek sezon için, tahmin edebilirsiniz. Bana göre Morgi'nin bu seneki en büyük rakibi önce kendisi, sonra Schlieri olacak.

Tabii Avusturya'da ön plana çıkanlar sadece onlar değiller. Geçen seneyi istediği gibi geçiremeyen ikili, Andi Kofler ve Martin Koch da yine üst sıraları tehdit edecekler. Martin Koch'un bu seneki asıl hedefi, o çok sevdiği kayakla uçma tepelerinin en büyüğünde dünya şampiyonluğuna ulaşmak şüphesiz. Koffi içinse bir tek hedef belirlemek zor gibi. O yine “her yerde ilk 5” hedefiyle başlayabilir sezona. Wolfgang Loitzl için aynı bir paragraf açılır normalde ama, o da bunu pek istemiyor gibi artık. Motivasyonunu tam anlamıyla sağladığında hala ciddi bir tehdit, ama o da sezona “Benim hedefim şudur beyler” diye girmeyenlerden. Onların dışında Manuel Fettner, Michael Hayböck, Lukas Müller ve Andreas Strolz gibi “Ulusal” isimler de sezon içinde birkaç sürpriz gösterebilir bizlere. Son olarak 1 senedir hiçbir yarışa katılmayan ve nihayet bu sene başındaki hazırlık döneminde atlayışlar yapan David Zauner'i ben merakla bekliyorum. O deli hiçbir şey olmamış gibi tekrar dev tepelerde ilk 5 yapabilir rahatlıkla.


Norveç'te ciddi sorunlar olduğunu gördük yaz boyunca. Sene başında antrenör değişikliği yapıldı biliyorsunuz. Yıllardır takımı çalıştıran Mika Kojonkoski emekli oldu, yerine Avusturyalı Andreas Stöckl geçti. Mis gibi “koyonkoski” diye okuyordum adamın ismini, şimdi işin yoksa en heyecanlı anlarda “Ştökl” diye ıkın... Neyse. Andi Stöckl, Avusturya'nın o güçlü üst beden antrenmanlarını Norveç'e uygulamaya başladı yazın başında. Amaç daha güçlü çıkışlar, en güçlü rüzgarda bile sağlam durabilen sporcular. Bu sisteme alışmak biraz zor oldu “Norge” için, ama gitgide toparlanıyorlar. Tom Hilde onların en büyük silahı olacak bu sene. "Kariyerimin en iyi dönemindeyim" diyor kendisi, ki bunu biz de söyleyebiliriz 2 yarış izlersek. Yine Anders Bardal, ki geçen sene sonunun yıldızlarından biriydi, Anders Jacobsen'in yokluğundan doğan boşluğu kapatabilir hem tecrübesi, hem de yeniden kazandığı motivasyonuyla.

Bu ikilinin dışında sıkıntı var bence Norveç'te. Johan Remen Evensen bir rekor kırdı, o günden beri saçmalıyor. Hem büyük tepelerde, hem küçük tepelerde ikinci tur bile görememeye başladı ki, bu Stöckl için ciddi sıkıntı, onu bir an önce toparlaması lazım. Yine sakatlık sorunları da büyük bir etken olacak onların başarısında. Zira tekrar toparlanmaya başlayan Björn Einar Römoren'de bel fıtığı çıktı. Kendisine bel çekmeyi teklif ettim ama anlamadı allahtan. Tüm bunların dışında, Ole Marius İngvaldsen gibi gümbür gümbür gelen bir adam da var tabii. Stöckl'ün bir anda üst seviyeye çıkardığı bu adam, sezonun en büyük sürprizlerini yaşatabilir bana göre.

Polonya ve Almanya'yı aynı paragrafa sığdırmaya çalışacağım. Polonya'da artık Malysz'in eksikliğinin hissedilmeyeceği kesinleşti. Hatta Kamil Stoch bu seneki favoriler arasında bana göre. Ona destek verecek çok fazla adam var, ki Lukasz Kruczek (3 kere baktım nasıl yazılıyor diye) “Bu sene atletlerimin her şeyi başarabilecek gücü var. Tecrübe ya da yetenek eksikliği yok. Takımlarda favori olduğumuzu düşünüyorum. Ayrıca Kamil ve Piotr bu sene genel klasman ilk 5'i görebilecek denli formdalar.” dedi geçen gün FIS'e. Haklı da adam. Almanya biraz daha farklı. Onlarda her şey Severin Freund-Martin Schmitt-Stephan Hocke-Michael Neumayer dörtlüsünün performansına bakıyor ama, içlerinde Severin Freund dışında bireysel olarak birilerini zorlayabilecek adam yok gibi. Stephan Hocke geç gelen şöhretin tadını çıkarmaya çalışacak bu sene. Tecrübeli abiler Neumayer ve Schmitt ikilisi de değişen takımın kaptanlığını yapacak, tecrübe aktaracaklar.

Finlandiya ve Japonya'ya da özel bir paragraf ayırmalıyım. Finnair, sakatlıklarla boğuşmaya devam ediyor. Tam Ahonen bırakıyor ama Ville Larinto yetişiyor derken, neredeyse kariyeri sona erecek Larinto'nun. İki kez üst üste diz bağları koptu genç sporcunun ve nasıl dönecek, hiç belli değil. Yaz boyunca kendini saklayan Matti Hautameki'nin de sezona nasıl gireceği merak konusu. Bana göre o da kendisini 4 Tepe'ye saklıyor birçok kişi gibi. Janne Haponen de yine sakatlık sonrasında merakla beklenenlerden bir tanesi, ki antrenman dönemini kötü geçirmediğini söylemek lazım. Son olarak, artık tecrübesizliğini atan Anssi Koivuranta'nın bir patlama yapmak için son senesi. Yoksa sıradan bir adam olarak hayatına devam edecek. Japonya ise eski tas eski hamam. Tek bir formda sporcuları var aynı geçen seneki gibi ve tüm başarı ona odaklı. Taku Takeuçi geçen sene Daiki İto'nun çektiği gibi baskı stresinden doğan bir acı çekecek mi, göreceğiz. Tek bir not daha Japonya ile ilgili: Yaz Grand Prix'sinde parıl parıl parlayan Junşiro Kobayaşi, geçen sene Vladi Zografski'nin bıraktığı tadı bırakabilir damaklarda bu sene. Tabii abilerinden yer kalırsa.


Simi'yi atlamadım elbet. Evli adam artık, eşine zaman ayırıyor. Evinde bol bol. “Şimdi kim gidecek antrenmana yea” demiyor ama çok da zorlamayacak kendisini Dünya Kupası için. Tek bir hedefi kaldı artık hayatta; 4 Tepe Turnuvası. Geçen sene de bunun için çok uğraşmıştı, ancak Morgi müthiş formuyla işi ilk iki ayakta bitirmişti. Eğer bu sezon 4 Tepe'yi kazanırsa, sene sonunda veda edeceğiz Simi'ye, görünen o. Aksi takdirde kariyerindeki tek eksik için savaşıp duracak sezonlar boyu.

Çek Cumhuriyeti'nde Roman Koudelka, Slovenya'da ise Peter Prevc ve Robert Kranjec, sezonun güçlü isimleri arasına girebilir. Yine altın çocuk Vladi Zografski'yi de bir kenara saklamak gerekiyor.


Gönül isterdi ki bu son paragrafı hiç yazmayayım, hatta bu paragrafın konusu olan adamı birkaç satır yukarıda, favori olarak yazayım... 90 doğumlu, son 2 senenin en iyi genç yeteneklerinden, Rusya'nın Soçi'deki en büyük madalya umudu olan Pavel Karelin'i, saçma sapan bir trafik kazasında kaybettik yazın. Şoför koltuğunda kendisi vardı, biraz dikkatsizlikten sonra hava yastıkları açılmadı ve ölüm onu kayakla atlamadan kopardı... Bu sezon Rusya onun için yarışacak, biz de onu bol bol anacağız. Öldü diye unutulmadı ya?

Tahminler
Bay Tahmin benzeri bir tahmin bölümü olmayacak tabii ki bu. Ama favorileri bir yazmak lazım sanırım köşeye bir yere.

Dünya Kupası - Bireysel

Bireysel genel klasmanda ben yine Morgi, Stoch ve Schlieri'nin ilk sıra için kapışacağını, onların yanına Koffi, Koudelka, Takeuçi vs... gibi “kovalayıcılar”ın gireceğini düşünüyorum. Yine ilk 10 içerisinde sezonun genç isimleri, Zografski, Prevc gibi sporcuların olması da gayet olası. Benim kişisel olarak şampiyonluk adayım Stoch. Ama mantık olarak Schlieri daha ağır basıyor. Göreceğiz.

4 Tepe Turnuvası

Düşün düşün içinden çıkamadığım, hiçbir şekilde tahmin yapamadığım yegane noktasıdır sezonun. Geçen sene Morgi içine etmişti ilk 2 ayak sonrasında farkı açıp kazanmayı garantileyerek, ama bu sene öyle olmayacak bir aksilik olmazsa.

Simi en büyük aday bence. Planlarını tamamen bunun üzerine kurdu artık. Kaçışı yok. Yine bu turnuvayı hiç kazanamamış olan Matti Hautameki, Gregor Schlierenzauer, Tom Hilde gibi isimlere dikkat etmek lazım. 4 Tepe bir motivasyon işi. Bütün sezon bunun için hazırlananlar şüphesiz ki en büyük favoriler olarak gidecekler efsane turnuvaya...

Dünya Kupası – Takım

Avusturya şampiyon olur. Şaka şaka, o kadar değil tabii. Yani yine şampiyon olacaklar da, bu sene işler bana göre biraz daha karışık olacak. Özelikle Polonyalı gençlerin Avusturya'yı çok fazla zorlayacağı yadsınamaz bir gerçek. Yine Norveç, özellikle Vikersund'da, Dünya Kayakla Uçma Şampiyonası'nda çok zorlayacak onları. İşler iyi giderse bir de Almanya var, e daha ne olsun?

Dünya Kayakla Uçma Şampiyonası

Johan Remen Evensen ve Martin Koch kapışması olacak desem çok mu erken konuşmuş olurum acaba? İçimden sadece bu geçiyor desem yeridir. İki dev tepe sevici, kariyerlerindeki en doygun noktaya ulaşmak için kapışacaklar, biz de onları keyifle izleyeceğiz. Ha başkası gider rekoru kırar, şampiyonluğu alır, bilemem. Anca bağıra bağıra anlatırım, alkışlarım ben.

Bu kadar uzun yazıda hiçbir şey anlatamamış olmak bana asıl koyan. Neyse, 25 Kasım'dan sonra bol bol anlatacağız artık, keyifli sezonlar.

2 yorum:

  1. bekliyoruzzzz!!! bekliyoruzzz!!!

    YanıtlaSil
  2. Veee kış sezonu kadar merakla beklediğim, en keyifli yazı..
    Benim favori sporcum Schlieri.. Favori takımdan bahsetmeme gerek bile yok bence.. Vee dört tepe.. Onun hakkında yorum yapmam mümkün değil.
    Herşeyden önemlisi bu sene göreceğimiz rekabet çok keyifli atlayışları getirecek..

    Björn Einar Römoren'e bel çekmeyi teklif etmek. Çok iyi :D

    YanıtlaSil