29 Kasım 2010 Pazartesi

Penceremin Perdesini Havalandıran Rüzgar

Pencerenin perdesini havalandırıyorsa rüzgar değildir gerçi o, olsa olsa meltemdir. Ben başlıkta Atatürk Olimpiyat Stadı'ndaki rüzgar benzeri bir şey kastettim aslında.



Önce sezonun ilk gününe damgasını vurdu rüzgar Kuusamo'da. Gerçi zaten alışkınız Kuusamo rüzgarına ama, ilk resmi atlayışları keseceğini de pek düşünmemiştik. Jarkko Mætæte (üstü noktalı a'dan bulamadım, bununla idare edin) ile açtık sezonu malum. Ardından sezonun ilk ciddi mesafesi Juha-Matti Ruuskanen'den gelmişti... ki ondan yaklaşık bir 20 sporcu sonrasında önce 15 dakikalık bir jüri toplantısı, ardından da elemelerin başka güne alınması kararı çıktı.

İkinci güne herkes dua ederek başladı Kuusamo'da, buna eminim. Sezonun ilk takım yarışı heyecanını kesintisiz, arızasız izlemek istiyordu çünkü herkes. Soğuk dondurucu hale geldiğinde, takım yarışı da başladı. Çok fazla detaya girmeyeceğim, malum Eren takım yarışı analizini koydu bloga ama, şunu mutlaka dillendirmem lazım, Pekka Niemelae Manu Chedal'i toparladığı kadar Fin takımını toparlayabilirse, her takım yarışı olağanüstü geçer. Ha bir de şu, Simi'yi takım yarışında izlemek nefis.



Hani verdiğin sözler? Hani 33 yaşındaki formda adam nerede? Yok yok, şöyle gireyim: "Kuusamo da ne diskalifiye yaptı arkadaş!"

Kimden başlayayım bilmiyorum ki... Önce Roman Koudelka takımını bir kişi eksik bıraktı. Bindung'u soğuktan parçalanmış, kopmuş. Vallahi son zamanlarda duyduğum en ironik olaylardan biri diyebilirim rahatlıkla, bir kış sporcusunun malzemesi soğuk sebebiyle işlevini yitirdi... Tuhaf.

Takım yarışı bu kadar da, elemelere ve bireysele gelince işler iyice garipleşti. Yani tam manasıyla garip bir pazar günü yaşadık Kuusamo'da. Elemelerde önce Sokolenko ve Volodimir Boşçuk, kayaklarının uzunluğundaki sorun sebebiyle diskalifiye edildiler. Buraya kadar tamam. Peki ya sen Harri Olli? Yayında güldük ettik eyvallah, sabahımı şenlendirdin hatta, hiç gülesim yoktu ama o hareket nedir? Bilmeyenler için söyleyeyim, Harri Olli yalnızca 77 metrelik bir atlayış yaptıktan sonra kameraya orta parmak hareketini yaptığı için diskalifiye edildi ve Kuopio'daki yarıştan da men edildi. Ha bir de, onun yerine takıma Kai Kovaljeff çağrılacak. Bittin oğlum sen!

Peki ya sen Janne? Adam Malysz'in iyi yanlarını al dedik sana. Onun gibi, bu kadar yaşlı ve görmüş geçirmişken hala daha tepelerde olabil dedik, sen gittin adamın Yaz Grand Prix'sinin son yarışında yaptığı tarihi hatayı yaptın, kırmızıda atladın... Oldu mu şimdi? Gerçi sen yarışamayınca da Küttel'i izledik, o da başka keyif...
Ha bir de unutmadan. Vladi Zografski de kıyafet hatası sebebiyle diskalifiye edildi. Bir ara korktum beni de diskalifiye edecekler eşofmanla anlatıyorum diye... Etmediler.



Yarış güzeldir, heyecanlıdır, orası kişiye göre değişir. Ama şunu demeden geçmeyeyim; "bre Kuusamolular, sezonun açılışı bu kadar kişiye mi yapılır? İnsan gibi gelip izleseydiniz ya!"



"Özet geç" diyenler için gelsin:

-Avustuyalılar beklendiği gibi domine etti.

-Norveçliler bu sene Avusturya'yı en fazla zorlayacak takım olduklarını gösterdiler.

-Japonya'ya Japon teknik kadro inanılmaz yaramış, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz artık.

-Peter Prevc Jurij Tepes ile birlikte istikrarlı bir sezon geçirirse millet Kranjec'İ unutur, o derece.

-Finler istikrar sorununu çözerse seneyi ilk 3'te bitirebilirler.

-Almanya... Neyse...

Son olarak; Koffi, büyüksün.

NOT: Keşke daha güzel bir ilk hafta yazısı yazabilseydim ama, Leslie Nielsen ölmüş, kafamı toplamam için en az 1 hafta gerek. Güle Güle Çıplak Silah'taki dede...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder