Herkese merhaba,
Kayakla Atlama
Milli Takımı’mızın yükselen sporcularından Faik Yüksel’le hayatı, kayakla
atlama ve kamplarla ilgili güzel bir söyleşi yaptık. Umarım okuyunca siz de
bizim kadar keyif alırsınız…
Kayakla
atlamayı ve blogumuzu takip edenler az çok tanıyorlardır ama seni biraz daha
yakından tanımak isteriz, bize kendinden biraz bahseder misin?
Beş kardeşiz, 3 erkek 2 kız. Ailemde benden başka sporla ilgilenen yok ama
sayemde hepsi spor gündemini takip ederler. Spor lisesinde okuyordum mezun
oldum. Atatürk Üniversitesi beden eğitimi bölümü sınavlarına girdim ve kazandım.
Kayakla atlama
Türkiye'de çok yaygın ve tanınmış bir spor değil sen nasıl tanıştın kayakla
atlamayla? Başlamaya nasıl karar verdin? Kısacası seni çeken ne oldu?
Kayakla atlamayı küçükken televizyondan takip ederdim ama aklıma gelmezdi
bir gün bu sporu yapacağım. 8 yaşında Alp disiplini branşına başladım. Her
geçen sezon kariyerim artıyordu. Branşımda en iyiler arasındaydım. 2007 yaz
sezonunda kayak antrenörüm kayakla atlama seçmeleri var, gel katıl istersen bu
spor ülkemizde yeni ve dünyada çok popüler, önün daha açık olabilir dedi. Ben de
neden olmasın dedim ve seçmelere girdim ve kazandım. Yani ortalama 7. yılımız
ve yavaş yavaş ülkemizde de tanınmaya başlıyor. İlgi çeken bir spor dalı, adrenalin
ve heyecan dolu tam benim işim yani.
Peki ailen
nasıl karşıladı atamaya geçmeni?
Kayak antrenörüm akrabamdı, aile içinden, yani kuzenim. Aileme bu spor
dalının bir gün ülkemizde çok popüler olacağını söyledi ve neden bu sporu yapan
sayılı kişiler arasında oğlunuz da bulunmasın dedi, ailemi ikna etti. Ailem ilk
4 yıl beni hiç atlarken görmediler. Özellikle annem beni çok destekler, her zaman
ne olursa olsun arkamdadır. Yani en büyük kozum annemin desteğidir. Ailem beni
ilk kez atlarken gördüklerinde gerçekten çok duygulandıklarını ve gurur
duyduklarını ifade ettiler. Her ne kadar da Samet’in düşüşü herkesi korku
içinde bıraktıysa da sporda böyle kazaların yaşanması gayet normaldir.
Kamp için
Slovenya'daydınız, şimdi de Polonya'dasınız. Kampa orada mı devam edeceksiniz,
programınız belli mi?
Evet, şu an Polonya’dayız, 1 hafta daha burada kalacağız. Daha sonra Çek Cumhuriyeti’nde
FIS Cup yarışı var, oradan yurda geçiş yapacağız. Bakalım şu anda program tam
belirlenmiş değil ama 10 gün dinlenmenin ardından Norveç’te Kıtalar Kupası
yarışı var, oraya, veya Finlandiya ya gidebiliriz. Dediğim gibi şu anda
önümüzdeki kamp için bir program hazırlanmış değil.
Peki geldiğinizde
Erzurum'da da antrenman yapma fırsatınız olacak mı?
Yok, Erzurum’da antrenör yok. Vasja ve Jure burada olacaklar. Biz 10 gün sonra
tekrar Avrupa’ya geleceğiz. Kamp sonrasında kış sezonundan önce Erzurum’da
atlamayı planlıyoruz.
Erzurum'da 5-6
temmuzda yapılması gereken FIS Cup yarışlarının iptal edilmesiyle ilgili ne
düşünüyorsun? Ki bu ilk iptal edilen yarış da değil..
Yeni bir spor branşı ve dolayısıyla rampaların bakımı ve hazırlanması
gerçekten zor. Geçen yarışın iptal olma nedeni kulelerden kaynaklanmadı,
rampalar hazırdı biz antrenman yapıyorduk. Yarışın yapılabilmesi için en az 6
ülkenin başvuru yapması gerekliydi, yalnız 2 ülke yapınca yarışta iptal edildi.
Yakın zamanda
bir antrenör değişikliği yaşadınız, bu durum seni ve takım arkadaşlarını nasıl
etkiledi?
Bine’yi çok seviyorduk. Sonuçta o da ilklerdendi, keşke gitmeseydi ama
böyle şeyler olacak. Biz isterdik ki bu yola onlarla başladık onlarla büyük bir
başarı yapalım, ama Bine için olmadı. Yani tabi onunda kendi gerekçeleri vardır
ama biz artık çocuk değiliz. Önümüzde kat edeceğimiz daha çok yol var. Onun
için duygusal bakmadım. Şu an Vasja dünyanın en iyilerinden biri, ve bizimle
beraber. Jure de öyle. Onun için çok şanslıyız.
FIS Cup
kapsamında yapılan yarışlara katılıyorsunuz. Villach'ta 23. ve Szczyrk'de 26.
olarak güzel bir başlangıç yaptın. Bu yaz sezonunu kendin ve takım arkadaşların
için nasıl değerlendiriyorsun?
Evet, sezona çok iyi bir başlangıç yaptım. Villach’ta ilk atlayışta metre
olarak ikinci idim, ama telemark yapamadım ve 7. bitirdim ilk atlayışı. İkinci
atlayışta, rüzgarın azizliği, arkadan esince atlayışım da ilki gibi olmadı. Dolayısıyla
sıralama da oynadı, ama yinede iyi bir yarış çıkardım. Polonya’da da öyleydi. Umarım
önümüzdeki yarışlarda da puan alırım. Bu arada Samet de çok iyi, o da her
yarışta puan alıyor. Yavaş yavaş yükseliyoruz diyebilirim yani.
Önümüzdeki kış
sezonu için programınızdan bahseder misin?
Kış için henüz tam belirlenmiş bir program yok ama Erzurum’daki rampalar
hazır olursa sezonu orda açmayı düşünüyoruz, ve Kıtalar Kupası yarışları için
FIS puanı olanlar Avrupa’ya çıkacak. Diğerleri evde antrenmanlara devam edecek
diye biliyorum.
Bu durumda
sanırım şu anda sen ve Samet Kıtalar Kupası’nda yarışacak gibi gözüküyorsunuz,
değil mi?
Evet, öyle gözüküyor şu anda.
Kariyerinle
ilgili hedeflerin neler?
Doğrusunu söylemek gerekirse şimdi kalkıp dünya şampiyonu olacağım demek
biraz saçma geliyor kulağa. Çünkü kimse bu kadar kısa sürede bu kadar büyüyemez.
Onun için ben elimden geldiğince ülkemi iyi temsil edeceğim, Allah izin verirse.
Ve sonuna kadar götüreceğim. Ülkemizde yeni olan ve varlığından kimsenin haberi
olmadığı bu spor dalını ülkemize sevdirmeye ve yaymaya çalışacağım. Benden sonra
gelecek sporculardan dünya şampiyonu çıkması için de elimden geleni yapacağım
ki çıkacak. Yani Türk milleti güçlü ve azimlidir, bunu bilir buna inanırım.
Şimdiye kadar
hem Türkiye'de hem de yurtdışında birçok kamp yaptınız. Sana göre ikisinin de
ayrı ayrı avantajları ve dezavantajları neler oldu?
Avantajlarından başlayayım o zaman. Erzurum’da antrenman yaptığımızda küçük
kardeşlerimiz de atlama şansı buluyorlar. Hep bir arada güzel bir antrenman
süreci geçiriyoruz, herkes ilerleme kaydediyor. Ama kayakla atlama sporunu
biraz bilen biri bu sporun hep aynı rampalarda çalışılmayacağını da bilir. Yani
yurt dışına çıkarak başka rampalarda antrenman yaparak tekniğimizi bütün
rampalarda oturtmaya çalışıyoruz. Çünkü sporcunun kafası bir rampaya alıştımı,
başka rampalarda başarı göstermesi beklenilemez. Federasyonumuz, başta
başkanımız olmak üzere, herkes kayakla atlama sporuna çok değer verip
destekliyorlar. Onlara buradan sonsuz teşekkür ediyorum. Tek dezavantajımız
küçük grubumuz pek yurt dışına çıkamıyor. Daha birçoğu hiç çıkmadı, onların da
ayrı rampaları hissetmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Takım
arkadaşlarınla antrenman dışında nasıl geçiriyorsunuz?
Erzurum’da antrenman sonunda pek bir arada olmuyoruz. Zaten Erzurum’da
atlarken iki grup halindeyiz, küçük ve büyük diye. Sabah bir grup, akşam bir
grup atlıyor. Yurt dışında ise antrenman sonuna bağlı diyebilirim veya
antrenman sürecine göre. Yani biraz daha açayım, atlamada zayıf olan yönler
vardır, atıyorum birimizin koordinasyon yetersizliği vardır, birinin kilo
problemi vardır. Herkes kendi eksiğini bilir ve antrenmandan sonra, vücudu
fazla yormamak şartıyla, herkes kendi işine bakar. Yani bizim için antrenman sadece
atlamadan ibaret değil.
Diğer
takımlardaki sporcularla yarış dışında vakit geçirme fırsatınız oluyor mu? Oluyorsa
neler paylaşıyorsunuz?
Yani pek değil, ama arada yarış zamanı aynı spor salonunu veya spor
alanlarını ortak kullanıyoruz. Voleybol, futbol oynuyoruz beraber.
Senin için
kayakla atlamanın enleri neler?
- · en sevdiğin tepe
- · en zorlandığın tepe
- · en beğendiğin sporcu
- · en beğendiğin takı
- · en çok aklında kalan yarışın
En sevdiğim rampa Bischoffen, rekorumda orada.
En zorlandığım Ramsau diyebilirim. Çünkü çok kötü bir düşüş yaşadım ve ayriyeten
zor bir rampa. En beğendiğim sporcu ise Morgi. Kişilik ve sportmenlik bakımdan
idolüm diyebilirim. En beğendiğim takım bizim takım. Şaka şaka, tabii ki de Avusturya
takımı. En çok aklımda kalan yarışım ise İsveç’te 7. olmuştum. O yarışı hiç
unutamıyorum. Çok zorlu bir yarıştı, ama o yarışa girmeden çok çalışmıştım. Antrenmanlarım
çok iyiydi ve ilk kez antrenörlerim benim ilk onu zorlayacağımı düşünüyorlardı.
Bu benim için çok önemliydi ve düşündükleri de oldu, ilk ona adımı yazdırmıştım.
Faik, çok teşekkür ederim çok
keyifli bir sohbet oldu benim için, umarım senin için de öyle olmuştur.
Ben teşekkür ederim, sağol zaman ayırdığın için. Blogtaki herkese selamlar.
Kırmayıp
bizimle röportaj yapmayı kabul eden Faik Yüksel’e bir kere de buradan teşekkür
ediyorum. Spor hayatında başarılarının devamını diliyorum.
Söyleşi: Deniz Koçman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder