1952 yılından beri düzenlenen Dört Tepe Turnuvası’nın, ya da orijinal adıyla Vierschanzentournee’nin 59. yılına yalnızca saatler kaldı. Heyecan son raddeye doğru ilerlerken, organizasyon ile ilgili bu sene yapılmış olan bazı önemli değişiklikleri kısaca hatırlatmak isterim.
59 yıllık tarihinde ilk kez bu sezon marka kimliği arayışına çıkan, turnuvanın prestiji ile ekonomik gereksinimlerin dengesini kurmaya çalışan bir organizasyon söz konusu. Geçmişte logosunu isim sponsorları ile birlikte şekillendiren turnuva, bu sene herhangi bir isim sponsoru anlaşması yapmadı ve hedeflemiş olduğu marka kimliği kazanımını özgün bir şekilde yansıtabilme konusundaki en zor sınavlardan biri olan “sporun nakit akışı ile imtihanı”nda cesur bir yanıt vermiş oldu. Günümüzde pek çok profesyonel spor organizasyonu isim sponsorları ile yoluna devam ederken, Dört Tepe Turnuvası’nın bu “endüstriyelleşen spor” ile “marka kimliği” arasındaki denge arayışı, bir başka değişle sınav kağıdına not düştüğü “risk budur” yanıtı; organizasyonun yepyeni bir logo ile bu hamlesinin görsel yansımasını da kayakla atlama dünyasıyla paylaşmasını sağladı. Bu gelişmeler doğrultusunda, yıllık bazda düzenlenen en önemli kış turnuvasının mutfağında yepyeni bir dönemin başladığını söylemek yanlış olmayacak.
Yeni logoya da kısaca değinmek gerekirse, oluşturulan kurumsal kimlik çerçevesinde dört tepenin her biri sanki bir sandalyenin ayağıymışcasına düşünümüş ve her biri için ayrı bir renk belirlenmiş. Bu düşünce çerçevesinde Obestdorf kırmızı, Garmisch-Partenkirchen açık mavi, Innsbruck yeşil ve Bischofshofen lacivert ile temsil edilecek. Her tepenin kendi logosu, kendi renginde tasarlanmış ve de turnuvanın logosu tüm bu saydığım renkleri içeren bir şekilde dizayn edilmiş durumda.
İşin kulisini bir kenara bırakıp, bu muhteşem şovun sahnesine dönersek; her zamanki gibi biz kayakla atlamaseverleri büyük bir heyecanın beklediği kesin. Yine çok sayıda favori sporcu var. Her ne kadar sitemizde yapmış olduğumuz ankette en önde Simi görünse de, geçtiğimiz yılki başarılarını aratan sezon başlangıcı ve de Dört Tepe’deki kötü sicili onu en önemli favori olarak gösterebilmeyi zorlaştırıyor. Avusturyalılar, özellikle Morgi ve Kofi çok formdalar. Finlerin bu sezonki çıkışı göz ardı edilir gibi değil. On yıl önce kazandığı tek zaferinin ardından Dört Tepe’de herhangi bir yarış dahi kazanamayan Adam Malysz ve de tabii ki ertelediği emekliliğinin ardından beş şampiyonluk ile elinde bulundurduğu kendi Dört Tepe Şampiyonluğu rekorunu alt etmeye çalışacak olan Janne Ahonen gibi büyük sporcular da kesinlikle ismi zikredilmeden geçilmemesi gereken efsaneler.
Unutulmamalı ki Dört Tepe’nin birincilik klasmanı için gidilen her metre, alınan her stil puanı, kesilen yahut eklenen her rüzgar ve kapı faktörü çok ama çok önemli. Umarım tüm sporcular formda olur ve kazananlardan biri de biz, kayakla atlamaya gönül verenler oluruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder