Blog ahalisi olarak zehir gibi girdiğimiz Dört Tepe Turnuvası'nın ilk elemeleri üzerine Umut'tan çok güzel bir yazı geldi bile. Benden de ufak bir süsleme olsun, hazır kitlesel iletişim araçlarının büyük oyuncularının dikkatini çekmeyi başarabilmişken... Bu dikkat çekimi daha iyi bir halde olsa şık olurdu tabii, lakin intihalle oldu. Yine de hiç yoktan iyidir. Her neyse, Oberstdorf'a dönelim biz...
Öncelikle Dört Tepe'nin şahsına münhasır özelliklerinden olan Knock-Out sisteminde, elemeleri geçen elli sporcunun çapraz eşleştiğini, Dünya Kupası sıralamasındaki pozisyonları sayesinde önceden kalifiye olmuş ve bu sayede eleme atlayışı yapmama şansını elde eden atlamacıların da bu haklarını kullanmaları halinde elemelerdeki en iyi atlayışı yapanlarla yine Dünya Kupası sıralamaları gözetilerek eşleşmek durumunda olduğunu tekrar hatırlatarak söze girelim. Geçmişte bu şansı avantaja çeviren isimler oldu. Örneğin 01/02 sezonunda Sven Hannawald, karşısına aldığı eleme birincilerine her seferinde nal toplattı. Google'da kısa süreli bir görsel taraması yapın, Hannawald'ın zafer sarhoşluğundan kendinden geçtiği fotoğraflarda göğsünde yazan numara ezici çoğunlukla "50"dir. Hannawald'dan sonra gelen diğer başarılı atletler de, elemelerin birincisine baskı hissettirebilmek adına bunu denediler, lakin Janne Ahonen'in Tommi Nikunenli zamanı haricinde bu kadar net bir üstünlük kuran bir atlamacı hatırlamıyorum şahsen.
Tüm bunları yazmamın nedeni bugün "50" numarayı taşıyacak olan Simi'nin ne yaptığını kesinlikle anlayamamış olmam. Geçtiğimiz sezonki formundan uzak, üstüne antrenman atlayışları da iç açıcı değil... Şu anda rakipleri üzerinde net bir mental üstünlüğü de olduğunu düşünmüyorum. Kağıt üstünde tek büyük şansı, karşısına eleme birincisi olarak pek de tecrübeli olmayan Ville Larinto'nun gelmesi. Yine de benim düşüncem Pekka Niemelä'nın Larinto'yu iyi bir şekilde motive edeceği yönünde. Genç yıldız bugünkü gibi atlarsa, Simi'nin şanslı kaybedenler arasında kendine mutlaka yer bulması gerekecek. Morgi - Malysz ve Kofler - Hautamaeki eşleşmelerinden sürpriz çıkması zor görünüyor. Burada beni tek düşündüren Matti'nin uzun süredir sürdürdüğü istikrarsızlığından yeni yeni sıyrılmış olması, onu da yine Niemelä'nin halledebileceğini düşünüyorum.
Elemelerin yıldızı Almanya'ya değinmeden olmaz. Dört Tepe'ye favorisiz gelen, Hannawald'dan beri bu turnuvada zirveyi unutan Almanlar; hala hayatta olduklarını gösterdiler. Zirve mücadelesi yapabilmeleri kolay değil, fakat takım yarışmalarında ilk sekize girebilme mücadelesine kadar düşmüş olan bir kayakla atlama ülkesi için ufukta podyum ihtimalinin bile görünmüş olması büyük bir atılım. Eh, bu turnuvaya bizim kayakla atlamacılarımız dahil olana dek Avusturyalı Werner Schuster yönetimindeki Alman takımı kadar kendini evinde hissedebilen başka bir takım olamayacağına göre, bu avantajlarını ilk gün için gayet iyi kullandıklarını söylemek lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder