28 Şubat 2011 Pazartesi

Und der Oscar geht an… Österreich!



Oslo 2011'de şu ana dek zirvenin sahipleri, hiç de şaşırtıcı olmayan bir şekilde Avusturya takımı sporcuları oldu. Daniela Iraschko ile başlayan altın madalya monopolü, Oslo'ya formunu yavaş yavaş kaybederek gelen ve Schlieri, Malysz ve de tabii ki bu tip büyük organizasyonların büyücüsü Simi tarafından zorlanması beklenen bir Dünya Kupası şampiyonu haline gelen Thomas Morgenstern'in sezonun tek hakimi olduğunu bir kez daha ispatlaması ile devam etti. Midtstubakken'deki son ayakta gerçekleşen erkekler takım mücadelesi de farklı değildi: En kısası 102 metreye ulaşan ve neredeyse hatasız yapılan sekiz mükemmel atlayış sonrasında kazanılan yeni bir Avusturya zaferi!

En kısası 102 metreye ulaşan sekiz atlayış demiştim... Bunu biraz açmam gerekli: 4.'lüğü kazanan Polonya takımında Avusturya'nın en kısa atlayışını mesafe olarak aşabilmiş sadece üç atlayış var (2 adet Malysz, 1 adet Stoch). 5. olan Japonya sadece bir atlayışında bu mesafeye ulaşabilmiş (Ito). 6. Slovenya'ya gelirsek, 102 metreye ulaşabilmiş bir tane bile atlayışları bulunmuyor! Her zaman belirtmeye çalışıyorum, bu işin içinde olan herkesin az çok bildiği gibi saniyelik bir hatanın, yahut en ufak bir konsantrasyon kaybının telafisi olmayan bu sporda başarıda bu tip bir standardizasyon sağlayabilmek gerçekten de imkansıza yakın. Tabii ki bunda Avusturya kadrosunun derinliğinin etkisini yadsımak mümkün değil, bundan iki sezon önce herhangi bir normal tepe yarışından önce belki de listeye adı ilk yazılacak adam olan Loitzl'ın felaket formu neticesinde şans bulan Martin Koch, eğer bu yarış bireysel bir ayak olsaydı sonucunda Morgi'nin ardından ikinci olarak gümüş madalya kazanacaktı. Bu tip bir kadro derinliğinin yanında, kurdukları psikolojik üstünlük de cabası. Avusturyalıların başarılı her atlayışlarından sonra bizlerin inandığı "yenilemezlikleri", diğer takımların sporcularını da aynı şekilde baskı altına alıyor ve yapabildikleri en iyi şey ikincilik mücadelesini hatasız bir şekilde sürdürebilmek oluyor. Sonuçta bunun meyvesi de, normal tepe takım yarışında rahat olarak nitelendirebileceğimiz bir şekilde, 12,5 metre farkla kazanıldı. Avusturya için değinilmeye değecek tek handikap, iniş bölgesinde Freund'un düşmesine neden olan kayganlıkta Schlieri'nin yaşadığı denge kayıpları olabilir sadece. O kadar...

Diğer takımlara da kısa kısa değinmek gerekirse, Norveç istikrarlı bir performansla evinde hak edilmiş bir gümüş madalya elde etti. Kojonkoski'nin taze rekortmen Evensen yerine bunalımlı rekortmen Romören tercihi/kumarı tahminimden daha başarılı oldu, lakin Romören ikinci atlayışının zayıflığıyla takımın en zayıf halkası olmayı yine başardı. Almanya, yarış boyunca rahat götürdüğü üçüncülüğünü Lindsey Van'ın şikayetçi olduğu iniş bölgesindeki kayganlığa kurban verdiği Freund'un düşüşüyle bile Polonya'ya kaptırmadı. Tabii ki bunda takımındaki diğer sporculara ayak uydurmakta zorlanan Stefan Hula'nın da payı büyük oldu.

Gelelim günün rekortmeni Fin takımına. Kazandıkları 8.'lik, Fin kayakla atlama takımının Dünya Şampiyonaları tarihteki en kötü derecesi olarak tarihe geçti. (Eski en kötü dereceleri: 6.'lıktı; Falun 1993 ve Liberec 2009). Matti Hautamäki'nin inanılmaz performansı olmasa, ki eğer dünkü yarış bireysel bir mücadele olsaydı Morgi ve Koch'un ardından üçüncü bitirecek madalyalık bir performans sergilemişti, final turunu bile göremeyeceklerdi. Elbette bu performans için Pekka Niemelä'yı, ya da sporcuları suçlamak pek de akıl karı olmaz. Neticede formda bir Happonen, Larinto ve Olli içeren bir Fin ekibi ikinciliği en önemli favorilerinden biri olabilirdi. (hala birincilik diyemiyorum, Avusturya çarpar) Sezon içinde yaşanılan önemli iniş çıkışlar ve oluşan eksik parçaları en az kayıpla tamamlayabilmeleri konusunda yardımcı olmayan istikrarsız sporcuları barındıran dar havuz, Fin takımının bu noktaya gelmesine sebep oldu. Bu krizin aşılabilmesi için alttan mutlaka istikrarlı gençler çıkarabilmek zorundalar. Yakın zamanda mı olur, yoksa Mico Ahonen büyüyüp babasından bayrağı devir alana dek bekler miyiz bunu kestirmek zor, ancak Finlandiya'nın kayakla atlamadaki ağırlığını bu şekilde kaybettiğini görmek gerçekten üzücü.

Son olarak da Normal Tepe Takım yarışının sıralamasını verelim:

1 Avusturya 1025.5
2 Norveç 1000.5
3 Almanya 968.2
4 Polonya 953.0
5 Japonya 931.1
6 Slovenya 924.2
7 Çek Cumhuriyeti 917.9
8 Finlandiya 900.5
9 Rusya 444.8
10 İsviçre 418.2
11 İtalya 417.8
12 Kazakistan 366.2

Not: Elimde hala paylaşılması gereken yazılar var, özellikle Vikersund ile ilgili. Şu yoğun günlerimi bir aşayım, burayı donatacağım. Sözüm olsun...

1 yorum:

  1. Bu siyeyi çok beğeniyor ve zevkle takip ediyorum. Ama dikkatimden kaçmayan bir noktayı da belirtmeden geçemeyeceğim. Sanki, Norveçli eski rekortmen Bjoern E. romoeren'e yönelik bir önyargınız var gibi. Sürekli bu sitede, sporcu hakkında, "Bunalımlı sporcu" "Zayıf halka" benzeri cümlelerinizi görüyorum. Önyargınız hakkında yanılıyor da olabilirim. Bu durum hakkındaki yazınızı bekliyorum. Sevgilerimle.. Esin D.

    YanıtlaSil