25 Ağustos 2013 Pazar

Simon Ammann : 4 Altın'ın öyküsü.


Hazır Olimpiyat sezonundayız madem Simon Ammann'ın  kendi anlatımı ile 4 altın madalyanın hikayesini dinleyelim:




23 Ağustos 2013 Cuma

Faik Yüksel Röportajı



Herkese merhaba,

Kayakla Atlama Milli Takımı’mızın yükselen sporcularından Faik Yüksel’le hayatı, kayakla atlama ve kamplarla ilgili güzel bir söyleşi yaptık. Umarım okuyunca siz de bizim kadar keyif alırsınız…





Kayakla atlamayı ve blogumuzu takip edenler az çok tanıyorlardır ama seni biraz daha yakından tanımak isteriz, bize kendinden biraz bahseder misin?

Beş kardeşiz, 3 erkek 2 kız. Ailemde benden başka sporla ilgilenen yok ama sayemde hepsi spor gündemini takip ederler. Spor lisesinde okuyordum mezun oldum. Atatürk Üniversitesi beden eğitimi bölümü sınavlarına girdim ve kazandım.

Kayakla atlama Türkiye'de çok yaygın ve tanınmış bir spor değil sen nasıl tanıştın kayakla atlamayla? Başlamaya nasıl karar verdin? Kısacası seni çeken ne oldu?

Kayakla atlamayı küçükken televizyondan takip ederdim ama aklıma gelmezdi bir gün bu sporu yapacağım. 8 yaşında Alp disiplini branşına başladım. Her geçen sezon kariyerim artıyordu. Branşımda en iyiler arasındaydım. 2007 yaz sezonunda kayak antrenörüm kayakla atlama seçmeleri var, gel katıl istersen bu spor ülkemizde yeni ve dünyada çok popüler, önün daha açık olabilir dedi. Ben de neden olmasın dedim ve seçmelere girdim ve kazandım. Yani ortalama 7. yılımız ve yavaş yavaş ülkemizde de tanınmaya başlıyor. İlgi çeken bir spor dalı, adrenalin ve heyecan dolu tam benim işim yani.

Peki ailen nasıl karşıladı atamaya geçmeni?

Kayak antrenörüm akrabamdı, aile içinden, yani kuzenim. Aileme bu spor dalının bir gün ülkemizde çok popüler olacağını söyledi ve neden bu sporu yapan sayılı kişiler arasında oğlunuz da bulunmasın dedi, ailemi ikna etti. Ailem ilk 4 yıl beni hiç atlarken görmediler. Özellikle annem beni çok destekler, her zaman ne olursa olsun arkamdadır. Yani en büyük kozum annemin desteğidir. Ailem beni ilk kez atlarken gördüklerinde gerçekten çok duygulandıklarını ve gurur duyduklarını ifade ettiler. Her ne kadar da Samet’in düşüşü herkesi korku içinde bıraktıysa da sporda böyle kazaların yaşanması gayet normaldir.



Kamp için Slovenya'daydınız, şimdi de Polonya'dasınız. Kampa orada mı devam edeceksiniz, programınız belli mi?

Evet, şu an Polonya’dayız, 1 hafta daha burada kalacağız. Daha sonra Çek Cumhuriyeti’nde FIS Cup yarışı var, oradan yurda geçiş yapacağız. Bakalım şu anda program tam belirlenmiş değil ama 10 gün dinlenmenin ardından Norveç’te Kıtalar Kupası yarışı var, oraya, veya Finlandiya ya gidebiliriz. Dediğim gibi şu anda önümüzdeki kamp için bir program hazırlanmış değil.

Peki geldiğinizde Erzurum'da da antrenman yapma fırsatınız olacak mı?

Yok, Erzurum’da antrenör yok. Vasja ve Jure burada olacaklar. Biz 10 gün sonra tekrar Avrupa’ya geleceğiz. Kamp sonrasında kış sezonundan önce Erzurum’da atlamayı planlıyoruz.

Erzurum'da 5-6 temmuzda yapılması gereken FIS Cup yarışlarının iptal edilmesiyle ilgili ne düşünüyorsun? Ki bu ilk iptal edilen yarış da değil..

Yeni bir spor branşı ve dolayısıyla rampaların bakımı ve hazırlanması gerçekten zor. Geçen yarışın iptal olma nedeni kulelerden kaynaklanmadı, rampalar hazırdı biz antrenman yapıyorduk. Yarışın yapılabilmesi için en az 6 ülkenin başvuru yapması gerekliydi, yalnız 2 ülke yapınca yarışta iptal edildi.



Yakın zamanda bir antrenör değişikliği yaşadınız, bu durum seni ve takım arkadaşlarını nasıl etkiledi?

Bine’yi çok seviyorduk. Sonuçta o da ilklerdendi, keşke gitmeseydi ama böyle şeyler olacak. Biz isterdik ki bu yola onlarla başladık onlarla büyük bir başarı yapalım, ama Bine için olmadı. Yani tabi onunda kendi gerekçeleri vardır ama biz artık çocuk değiliz. Önümüzde kat edeceğimiz daha çok yol var. Onun için duygusal bakmadım. Şu an Vasja dünyanın en iyilerinden biri, ve bizimle beraber. Jure de öyle. Onun için çok şanslıyız.

FIS Cup kapsamında yapılan yarışlara katılıyorsunuz. Villach'ta 23. ve Szczyrk'de 26. olarak güzel bir başlangıç yaptın. Bu yaz sezonunu kendin ve takım arkadaşların için nasıl değerlendiriyorsun?

Evet, sezona çok iyi bir başlangıç yaptım. Villach’ta ilk atlayışta metre olarak ikinci idim, ama telemark yapamadım ve 7. bitirdim ilk atlayışı. İkinci atlayışta, rüzgarın azizliği, arkadan esince atlayışım da ilki gibi olmadı. Dolayısıyla sıralama da oynadı, ama yinede iyi bir yarış çıkardım. Polonya’da da öyleydi. Umarım önümüzdeki yarışlarda da puan alırım. Bu arada Samet de çok iyi, o da her yarışta puan alıyor. Yavaş yavaş yükseliyoruz diyebilirim yani.

Önümüzdeki kış sezonu için programınızdan bahseder misin?

Kış için henüz tam belirlenmiş bir program yok ama Erzurum’daki rampalar hazır olursa sezonu orda açmayı düşünüyoruz, ve Kıtalar Kupası yarışları için FIS puanı olanlar Avrupa’ya çıkacak. Diğerleri evde antrenmanlara devam edecek diye biliyorum.



Bu durumda sanırım şu anda sen ve Samet Kıtalar Kupası’nda yarışacak gibi gözüküyorsunuz, değil mi?

Evet, öyle gözüküyor şu anda.

Kariyerinle ilgili hedeflerin neler?

Doğrusunu söylemek gerekirse şimdi kalkıp dünya şampiyonu olacağım demek biraz saçma geliyor kulağa. Çünkü kimse bu kadar kısa sürede bu kadar büyüyemez. Onun için ben elimden geldiğince ülkemi iyi temsil edeceğim, Allah izin verirse. Ve sonuna kadar götüreceğim. Ülkemizde yeni olan ve varlığından kimsenin haberi olmadığı bu spor dalını ülkemize sevdirmeye ve yaymaya çalışacağım. Benden sonra gelecek sporculardan dünya şampiyonu çıkması için de elimden geleni yapacağım ki çıkacak. Yani Türk milleti güçlü ve azimlidir, bunu bilir buna inanırım.

Şimdiye kadar hem Türkiye'de hem de yurtdışında birçok kamp yaptınız. Sana göre ikisinin de ayrı ayrı avantajları ve dezavantajları neler oldu?

Avantajlarından başlayayım o zaman. Erzurum’da antrenman yaptığımızda küçük kardeşlerimiz de atlama şansı buluyorlar. Hep bir arada güzel bir antrenman süreci geçiriyoruz, herkes ilerleme kaydediyor. Ama kayakla atlama sporunu biraz bilen biri bu sporun hep aynı rampalarda çalışılmayacağını da bilir. Yani yurt dışına çıkarak başka rampalarda antrenman yaparak tekniğimizi bütün rampalarda oturtmaya çalışıyoruz. Çünkü sporcunun kafası bir rampaya alıştımı, başka rampalarda başarı göstermesi beklenilemez. Federasyonumuz, başta başkanımız olmak üzere, herkes kayakla atlama sporuna çok değer verip destekliyorlar. Onlara buradan sonsuz teşekkür ediyorum. Tek dezavantajımız küçük grubumuz pek yurt dışına çıkamıyor. Daha birçoğu hiç çıkmadı, onların da ayrı rampaları hissetmeleri gerektiğini düşünüyorum.



Takım arkadaşlarınla antrenman dışında nasıl geçiriyorsunuz?

Erzurum’da antrenman sonunda pek bir arada olmuyoruz. Zaten Erzurum’da atlarken iki grup halindeyiz, küçük ve büyük diye. Sabah bir grup, akşam bir grup atlıyor. Yurt dışında ise antrenman sonuna bağlı diyebilirim veya antrenman sürecine göre. Yani biraz daha açayım, atlamada zayıf olan yönler vardır, atıyorum birimizin koordinasyon yetersizliği vardır, birinin kilo problemi vardır. Herkes kendi eksiğini bilir ve antrenmandan sonra, vücudu fazla yormamak şartıyla, herkes kendi işine bakar. Yani bizim için antrenman sadece atlamadan ibaret değil.

Diğer takımlardaki sporcularla yarış dışında vakit geçirme fırsatınız oluyor mu? Oluyorsa neler paylaşıyorsunuz?

Yani pek değil, ama arada yarış zamanı aynı spor salonunu veya spor alanlarını ortak kullanıyoruz. Voleybol, futbol oynuyoruz beraber.

Senin için kayakla atlamanın enleri neler?

  • ·         en sevdiğin tepe
  • ·         en zorlandığın tepe
  • ·         en beğendiğin sporcu
  • ·         en beğendiğin takı
  • ·         en çok aklında kalan yarışın

 En sevdiğim rampa Bischoffen, rekorumda orada. En zorlandığım Ramsau diyebilirim. Çünkü çok kötü bir düşüş yaşadım ve ayriyeten zor bir rampa. En beğendiğim sporcu ise Morgi. Kişilik ve sportmenlik bakımdan idolüm diyebilirim. En beğendiğim takım bizim takım. Şaka şaka, tabii ki de Avusturya takımı. En çok aklımda kalan yarışım ise İsveç’te 7. olmuştum. O yarışı hiç unutamıyorum. Çok zorlu bir yarıştı, ama o yarışa girmeden çok çalışmıştım. Antrenmanlarım çok iyiydi ve ilk kez antrenörlerim benim ilk onu zorlayacağımı düşünüyorlardı. Bu benim için çok önemliydi ve düşündükleri de oldu, ilk ona adımı yazdırmıştım. 

Faik, çok teşekkür ederim çok keyifli bir sohbet oldu benim için, umarım senin için de öyle olmuştur.

Ben teşekkür ederim, sağol zaman ayırdığın için. Blogtaki herkese selamlar. 






Kırmayıp bizimle röportaj yapmayı kabul eden Faik Yüksel’e bir kere de buradan teşekkür ediyorum. Spor hayatında başarılarının devamını diliyorum.



Söyleşi: Deniz Koçman

18 Ağustos 2013 Pazar

Samet Karta'dan Bir Güzel Sonuç Daha




Polonya’nın  Zakopane kentide bu hafta sonu FIS Cup kapsamında yapılan yarışlarda dün dokuzuncu olan sporcumuz Samet Karta bugün de güzel bir başarıya imza attı. İlk turu 118,5 metrelik atlayışının ardından 11. sırada tamamlarken, ikinci turda 127,5 metreye gitti. Tolamda aldığı 232,3 puanla yarışı 13. sırada bitirdi. Yarışmaya katılan diğer sporcumuz Faik Yüksel ise ilk turda yaptığı 109,5 metrelik atlayışın ardından yarışı 40. sırada tamamladı.

Kupanın 29 Eylül’de Romanya’da yapılacak finaline altı yarış kala Samet Karta topladığı 116 puanla genel klasmanda 20. sıraya yükselneyi başardı.


Yarışın resmi sonuç listesini burada ve genel klasman sıralamasını da burada bulabilirsiniz.




Kaynak:  http://www.fis-ski.com/

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Samet Karta Polonya'da Dokuzuncu Oldu

FIS Kupası Zakopane ayağıyla devam ederken sporcularımızdan Samet Karta iyi sonuçlarına bir yenisini daha ekledi ve 65 sporcunun katıldığı mücadelede 121 metrelik atlayışıyla 9. oldu.

Bir diğer sporcumuz Faik Yüksel ise 105.5 metrelik atlayışıyla 61. oldu.

Resmi sonuç listesi: http://www.fis-ski.com/pdf/2014/JP/3737/2014JP3737RL.pdf


4 Ağustos 2013 Pazar

Wellinger'in İlk Galibiyeti Wisla'da Geldi

Andreas Wellinger geçen sezona çok iyi başlamış, hemen Dört Tepe'yi kazanır mı acaba diye düşündürmüş, Dört Tepe sonrasında da kaybolmuştu. Wellinger bu sezona da iyi başladı ve Dünya Kupası'nda elde ettiği ikincilik ve üçüncülükten sonra Yaz Grand Prix Wisla ayağında ilk kez podyumun en üst basamağına çıktı.

Adeta Almanya-Polonya düellosu geçen yarışta ikincilik iki yıldır "ben geliyorum" diyen Maciej Kot'un , üçüncülük ise iki ülke dışında iyi bir iş çıkaran tek sporcu olan Çek Roman Koudelka'nın oldu.

Avusturya ve Norveç yine döküldü. En iyi Norveçli Hilde 14.  , en iyi Avusturyalı Kofler ise 20. oldu.


1.49Wellinger, AndreasT132.5132.5281.8
2.41Kot, MaciejT130.0131.0274.4
3.17Koudelka, RomanT128.5131.5270.1
4.28Wank, AndreasT128.0130.0269.3
5.43Stoch, KamilT128.5128.5266.1
6.45Neumayer, MichaelT129.5129.5263.5
7.39Biegun, KrzysztofT127.0128.5261.2
8.50Freitag, RichardT127.0126.0258.2
9.48Pungertar, MatjazT126.5126.5257.7
10.33Ito, DaikiT125.5125.0257.2