30 Mart 2012 Cuma

Adidas Mesafe Ödülü Richie'nin

O Saçlar Gözü Kapatırsa Bozuşacağız Richie


Sezon içindeki bütün turnuvalar, yarışlar ve ödüllerin yanında, bildiğiniz gibi Adidas'ın sponsorluğunda verilen bir "Mesafe Ödülü" var. Bu sezon toplam 6676.5 metrelik atlayış yapan Richard Freitag, 2011-2012 sezonu Adidas Mesafe Ödülü'nün sahibi oldu. İkinci 6583.5 metreyle Anders Bardal olurken, üçüncülük ise 6519.5 metre uçan Andi Kofler'e gitti.

Ödülün ne olduğu sonradan açıklanacak. Galiba Richie'ye sağlam para verilecek. Richie Rich olacak.

29 Mart 2012 Perşembe

2012 / 2013 Sezonu İçin İsviçre Kayakla Atlama Takımları Açıklandı

2011/2012 Dünya Kupası finalinden sadece iki hafta geçmesine rağmen İsviçre Kayak Kurumu önümüzdeki sezon için milli takımları atadığını duyurdu.



İsviçre takım lideri Berni Schoedler ve baş antrenör Martin Kuenzle dördüncü defa, olimpiyat şampiyonluğu bulunan Simon Ammann'ı milli takıma atadılar.Trondehim'da Dünya Kupasındaki en iyi sonucunu kaydeden 20 yaşındaki Marco Grigoli de A-Takımı durumundaki tek atlamacı. Ocak ayında Dünya Kupası zaferini kutlayan Sabrina Windmueller'da Bayanlar A-Takımı için duyrulan tek isim.


2012/13 Sezonu İsviçre Takımları
Erkekler
Ulusal Takım: Simon Ammann
A-Takımı: Marco Grigoli
B-Takımı: Gregor Deschwanden
C-Takımı: Olivier Anken, Luca Egloff, Pascal Kaelin, Pascal Sommer
Bayanlar
A-Takımı: Sabrina Windmueller
C-Takımı: Bigna Windmueller

Garip Bir Sezonun Ardından

"Kayakla atlama, asla sadece kayakla atlama değildir" diyesim var bu sezonla ilgili. Çünkü gördük ki kayakla atlama, biraz rüzgar, biraz kapı, biraz jüri, biraz şans ve bolca konsantrasyondur aynı zamanda...



Pavel Karelin'e veda ederek başladık sezona. 21 yaşındaki gencecik bir adam, teknik bir hata sebebiyle hava yastığının açılmayışı yüzünden hayata gözlerini yumdu... Sezon içinde ben bolca anma bekliyordum ne yalan söyleyeyim. Rus takımı saygı duruşu ister, kasklara foto falan takarlar, ya da en kötü siyah bantla tamamlarlar sezonu demiştim. Olmadı. Hatta hiçbir şey olmadı. Bir tek Çaykovski'de yeni inşa edilen yeni kayakla atlama tesislerin civarında onun adını taşıyan, başkanlığını da Pavel'i büyüten anneannesinin yaptığı bir fon kuruldu. Beni kesmedi ne yalan söyleyeyim.

Zehrimi döktüm yazının başında, o zaman artık başlayalım. Herkesin farklı hedeflerle başladığı bir sezon oldu bu. Vancouver'dan bu yana yok olimpiyatıdır, yok dünya şampiyonasıdır diyerek boyuna kısaltılan sezonlar, araya giren büyük turnuvalar vs... olmuştu. Bu sezon sadece 4 günlük bir Kayakla Uçma Dünya Şampiyonası'nın olduğunu bilen sporcular, sezonun ağırlığını tamamen klasiklere, dünya kupası ve 4-tepe'ye verdiler.

Sezon başındaki en önemli değişiklikler, şüphesiz Norveç'in başına Alexander Stöckl'ın geçmesi, Slovenya'nın Goran Januş'a teslim edilmesi ve Polonya'nın yıllar sonra "başbuğ"suz başlamasıydı. Hepsi güzel sonuçlar doğurdu neyse ki.



Avusturya'da bir doygunluk vardı bu sezon. Morgi zaten hafif bıkmış, "alacağımı aldım, siz oynayın" düsturuyla başladı her şeye. Kofler'in nefesi sezon sonuna yetmezken, Schlieri de kariyerindeki tek eksiği 4-tepe ile tamamlayarak kabuğuna çekildi büyük ölçüde. Koch'un Vikersund'a doğru ritm artırması, sezon sonunu domine etmesi, Avusturya'nın Avusturyalılıktan aldığı keyfi başka bir şeyden almadığını gösteren tek şeydi belki de.



Norveç'in geçiş sezonunu inanılmaz geçirdiği açık. Noriaki Kasai'den 1 yaş küçük bir antrenörle başladıkları, "bu bebeyi kim getirdi takımın başına arkadaş" nidalarıyla, itirazlarıyla boğuştukları sezonun her bir anından keyif  aldılar, hepimize de keyif verdiler. Avusturya sürekli dördüncü adamı arar, formsuz üçüncüyü değiştirmeyi bile düşünemezken, podyuma oynayabilecek iki ayrı takım çıkaracak havuzu oluşturmayı başardılar. Bardal'in dünya kupası şampiyonluğu, Rune Velta'nın Kayakla Uçma Dünya Şampiyonası'nda gelen madalyası, Anders Fannemel, Vegard Haukö Sklett ve diğer gençlerin Coc'u domine etmesi... Rüya gibi bir sezon oldu onlar adına.



Almanya için de yeni bir takım demek mümkün artık. Swen Hannawald, Eurosport'un Almanca internet sitesindeki blogunda bu sezon öncesinde ve başında "yeteeer Werner Şüsteeer" diye giydiriyordu birkaç defa... Bu sezon hem Alman kayak federasyonunun "iyi ki takımı ona teslim etmişiz be" minvalli açıklaması, hem de Swen Hannawald'in "eşeklik etmişim" yazısıyla Schüster'e hakkını teslim edişi, Almanya'nın ne kadar müthiş bir sezon geçirdiğini gösteriyor. Richie ve Severin ikilisinin artık dünya kupası podyumu seviyesine çıkışı, Andi Wank'ın 2 sene önceki yere, kendi zirvesine dönüşü ve okeye aranan dördüncü adam Maxi Mechler'in zaman zaman iyi işler yapması, onları tekrar zirveye oynayan bir takım haline getirdi. Şimdi en büyük sorun şu, gelecek sezon için Mechler'den daha iyi birini bulabilecekler mi, yoksa Mechler'in performansı daha üst seviyeye taşınabilecek mi?



Slovenya... Güzel kızl... ee insanların ülkesi. Geçen sezon sonuna geldiğimizde 3 aydır para alamayan, bitik, atlamaktan keyif almayan, basınla ters düşmüş bir takım vardı... Goran Janus takımın başına geçtiğinde "ne alakası var" demişliğim var ne yalan söyleyeyim. Ancak gelinen nokta inanılmaz. Artık bir altın madalyası, bir de bronz madalyası var Slovenya'nın Kayakla Uçma Dünya Şampiyonası'nda. Kayakla uçma performanslarının dışında, normal tepelerde de, geniş tepelerde de yıldız adayları çıkmaya devam ediyor gençlerden. Kranjeç zirve yaptı, tavan yaptı. Prevç seneye Dünya Kupası şampiyonluğu istese, kimse "manyak mısın birader?" demez artık... Neyse, bir sağ salim dönsün de önce...



Doğan güneşin krallığı Japonya'ya ayrı bir paragraf ayırmam lazım tabii. Hadi Daiki İto 2 sene önce Yaz Grand-Prix'si kazandın, hadi her sezon ilk beş insanısın, hatta yarış kazanmakta bana göre 2 sezon geç kaldın, senin olayını anlıyorum, Taku Takeuçi'ye ne oluyor?

Japonya, bu sezona kadar hep merkez olarak Japonya'yı seçiyordu. Kültürler malum, çok farklı Avrupa'ya göre. Gitmiş olanlar varsa uzakdoğuya, oranın gerçekten acayip olduğunu bilirler zaten. Kültür farkını bütün kış boyu, hatta 5-6 çekmesin diye sporcular, geleneklerine çok düşkün bu adamlar Japoya'dan kalkıp geliyordu yarışlara boyuna. Bu sene Avrupa'ya yerleştiler ve yolculuk onları en fazla Norveçli, Avusturyalı kadar yoruyor. Bu da performanslara yansıyor tabii... Seneye bu sistem devam edecek, başarılar da katlanacaktır.



Simi... Yenge bu adama hiç bakmıyor musun sen allahaşkına? Ya hasta, ya keyifsiz, ya halsiz... Adam 4-tepe öncesi bir gitti, nezle-grip derken 5-6 kilo verdi, vücut-kütle endeksi yerle yeksan oldu. Zaten 4-tepe gidince sezon anlamsızlaştı, o da en iyi bildiği işi yaptı sezon sonunda, milletin hedefine çomak soktu, ortalık karıştırdı. Seneye daha güçlü bir Simi göreceğimizden eminim. Dünya Şampiyonası da ayrı bir motivasyon olacak, kaldı ki 4-tepe için erkenden bir kez daha form tutacaktır Simi. Yenge pekmez içir...



Sarah Hendrickson'ı, Daniela İraschko'yu ve Sara Takanhaşi'yi unuttum mu? Hayır. Ancak sadece ufak bir paragraf açmak yetecek bu yeni başlayan Kadınlar Dünya Kupası'na. Henüz kayakla atlamanın bir kadınlar sporu olmadığını düşünenler var, ki haklılar, henüz aynı keyfi vermiyor. Ancak pilot sezonu geride bırakırken, kızların ne kadar genç ve yetenekli olduklarını anlamak çok uzun sürmedi. Seneye onları daha uzun ve daha keyifli bir sezonda, doya doya izleyeceğiz.

Ha bu arada, Lukas Hlava, Taku Takeuçi, Anssi Koivuranta, Denis Kornilov ve sezon sonuyla birlikte coşan Björn Einar Römoren'i de unutmayayım. Gelecek sezonu daha da keyifli hale getirecek onlar.

Bu arada, sana laflar hazırladım Matti Hautameki... 30 yaşında sporu bırakan adam nasılsa geri döner diyerek ağır konuşmuyorum ama cidden çok kötü oldu bırakman.

Artık daha ortada bir tur mu var ne... Dominasyondan uzak, takımlarda da, bireyselde de, tepe boyutlarında da erken konuşmak çok çok zor hale gelmeye başladı... Taraftar olanlarınız için zorlaşıyor iş ama kayakla atlama sevenler için keyif büyüyor... Seneye çok çok çok güzel bir sezon olacak.

TABİİ RÜZGAR İZİN VERİRSE!

Temmuz'da görüşmek üzere...

Morgi: “ Kendime Zaman Ayırmak İstiyorum.”



Thomas Morgenstern, resmi internet sitesinde geçtiğimiz kışı özetliyor ve önümüzdeki aylar için yaptığı planlarını anlatıyor.




“Bu sezonun zor bir sezon olmasına katkıda bulunan bir çok etken vardı. Kendi üzerimde çok büyük bir baskı kurdum ve kaybettiğim dönemlerde bile çok sıkı bir hazırlık yaptım” diye itiraf ederken, bir yandan da “Geçen sezonu pozitif değerlendiriyorum. Bir kaç başarım oldu: bir galibiyet, Dört Tepe Turnuvası’nda ikincilik, ve hepsinin ötesinde, bir çok takım performansı..” diyor Thomas.

Geçtiğimiz sezondan, sonuçlar çıkartılacak bir bilimmiş gibi bahsediyor Thomas. “Geçtiğimiz kış olanlar, daha iyi bir gelişim için temel olacak. Gelecek için planlarım sadece spor salonunda ter atarak kendime ve yeteneklerime güvenmek olmayacak. Değişik antrenman yöntemleri uygulamanın dışında kaya tırmanışı gibi beni mutlu eden şeyleri de yapacağım.” diyor Morgi.

Şimdilerde Avusturyalı kayakla atlamacılar rahatlatıcı aktivitelere, yoğun antrenmanlardan daha çok zaman ayırıyorlar. “Hemen atlamalara başlamak yerine kendime biraz zaman ayırmak istiyorum. İyi bir formu sağlam temeller üzerine kurmak için ilk önce her şeyi çok iyi planlamak gerekiyor.” diye bitiriyor Thomas.


Kaynak: http://www.skijumping.pl/

28 Mart 2012 Çarşamba

Genel Bir Sezon Sonu Değerlendirmesi; Bu Sezon Herkese Birşeyler Getirdi



Birçok kayakla atlama sever ve sporcu, bu sezona baktığında iyi şeyler hatırlayacak. Çünkü birçok sporcunun hayalleri gerçekleşti ve bu birçoğunun zirve sezonu oldu.


İlki ve en önemlisi tabii ki Anders Bardal. Sezon öncesi kimsenin beklemediği şekilde Dünya Kupası'nı kazandı. 29 yaşındaki sporcu bütün kış boyunca çok istikrarlı bir performans sergiledi,
birçok kez podyuma çıktı ve sonunda tepede o vardı.


Andreas Kofler sezonun başında tepedeydi. Gregor Schlierenzauer'se sezonun ortasında aynı durumdaydı. Daiki Ito'da sonlara doğru en iyi sonuçlarını aldı ama Anders Bardal kış boyunca "en istikrarlı adam" ünvanına sahipti. Böylece zaferini haklı çıkardı. Herkes bu başarısından dolayı onu kutluyor haliyle.


Bardal: "Performansımı neyin bu kadar geliştirdiğini bilmiyorum. Ama basitçe diyebilirim ki Alex Stöckl'le iyi çalışmaktan kaynaklanıyor." Stöckl Norveç milli takımının başına geldiğinde Bardal bu kararı eleştirmişti çünkü Geir Ole Berdahl'ı destekliyordu ve Stöckl geldiğinde hayal kırıklığına uğramıştı.Fakat bu hayalkırıklığı şimdi tam tersine döndü.


Bir hayal de tabii ki Gregor Schlierenzauer için gerçekleşti. En sonunda 4 Tepe Turnuvasını kazandı. Her zaman "Sadece 4 Tepe Turnunvası'nı kazanırsanız gerçekten büyük bir kayakla atlamacısınızdır." diyordu ve sadece 22 yaşındayken kendi tabiriyle şimdi gerçekten büyük bir kayakla atlamacı oldu. 40 tane zaferiyle Avusturyalı sporcu Janne Ahonen ve Adam Malysz'den bile daha fazla Dünya Kupası yarışı kazandı. Sadece Matti Nykaenen'in Schlieri'den fazlasını kazanmışlığı var.


Kranjec ve Slovenler: Gerçekten Başarılı

30 yaşındaki, dünyanın en iyi atlamacılarından biri olarak bilinen Robert Kranjec içinde bir rüya gerçek oldu.Vikersund'da dünya şampiyonlığu ve Slovenya'da Dünya Kupası yarışlarından birini kazandı. Fakat bu sadece Goran Janus'un takımı için büyük bir başarı değildi. Dünya Kupası tarihinde ilk defa Slovenyalı atlamacılar takım yarışını kazanmış oldu.

Continental Cup sonuçlarına, Jurij Tepes veya Peter Prevc gibi atlamacıların bu sezonki gelişimlerine bakarsak Slovenler'de gelecek yılların hesaplamalarını yapmış olmalılar. Her şekilde; 8 defa üst üste zaferle rekor Avusturya'ya gidiyor.

Daiki Ito'dan Güzel Bir Sezon


2011-2012 sezonu hayallerin gerçekleştiği kış olarak tarihe geçti. Tabi Japonlar içinde güzel bir sezondu. 2002'de Dünya Kupasında sahneye çıkan Daiki Ito sonunda ilk zaferini 26 yaşında bu sene elde etti. İki kere Japonya'da kazandı sonra da Avrupadaki ilk yarışlarını kazandı. Schlierenzauer ve Kofler (5 defa) den sonra en fazla yarış kazanan isim oldu (4 defa).

Genç Alman sporcu Richard Freitag içinde bir hayal gerçek oldu. 20 yaşındaki sporcu sadece 20. yarışında gelen ilk Dünya Kupası zaferini kutladı. Antremanlardaki çalışkanlığı sebebiyle Alman kayakla atlaması için güzel bir gelecek vaadediyor.


Finler ve Fransızlar İçin Pek Parlak Bir Sezon Değildi

Hepsinden önemlisi bir çok takım bu kış güzel sonuçlar elde etti. Bu tabiiki kayakla atlama için güzel birşey. 4 Tepe Turnuvası ve Milletler Kupası Avusturyaya gitti. Kayakla Uçma Şampiyonası Slovenya'ya Dünya Kupası Norveçe gitti. Almanya, Polonya ve Japonya'da podyumda yerlerini aldı.
Finler ve Fransızlar içinse kötü bir sezondu. Özellikle Finlandiya'nın geleceği çok parlak gözükmüyor ve Dünya Kupası'nı kazanma seviyesine kadar çalışmak için yeteri kadar ödenekleri yok gibi.


Kaynak: fisskijumping.com

27 Mart 2012 Salı

Haber fotoğrafçısı Kim Kyung Hoon, 15-16 Ocak 2011’de Sapporo’da düzenlenen Kayakla Atlama Dünya Kupası’nda kayakla atlayan sporcuların fotoğraflarını çekerken,yaptığı iş ile Sibiryalı geyik avcılarının avlanması arasında bir benzerlik olduğu kanaatine varmış ve çektiği resimlerin eşliğinde bu düşüncelerini kaleme almış.
Bu ilginç yazıyı ve muhteşem resimleri sizlerle paylaşmak istedik..



KUŞADAMLARI FOTOĞRAFLAMAK



Adeta 30 katlı bir binadan aşağıya doğru havada süzülmek: İşte, kayakla atlamanın tanımı! Kayakla atlayanlar bana, kuşadamları ya da uçuk skydivers’ları hatırlattı.

Austria's Stefan Thurnbichler soars through the air during the practice session of  the FIS World Cup Ski Jumping in Sapporo, northern Japan, January 15, 2011.  REUTERS/Kim Kyung-Hoon

Sapporo Kayakla Atlama Dünya Kupası’nda "kuşadamlar"ınhaberini yaparken, kayakla atlama fotoğrafları çekmek ile televizyon belgesellerinden birinde izlediğim Sibiryalı avcıların yaptıkları iş arasında bir benzerlik olduğunu farkettim. Burada avcıların tuzağının yerini, rampanınen sonunda, atlamayı yakalaması için kurduğum uzaktan kumandalı fotoğraf makinesi alıyor.


Austria's Andreas Kofler soars through the air to take first place in the FIS World Cup Ski Jumping in Sapporo, northern Japan, January 16, 2011.   REUTERS/Kim Kyung-Hoon

Sibiryalı avcıların, karla kaplı Sibirya ovaları boyunca geyiklerin izini sürerken kullandıkları av tüfeği ve teleskop görüşü yerine, elimde 400mm’lik bir lensile converter(fotoğraf makinesi terimi) vardı ve göz merceğim(vizör) karlakaplı bir kayak merkezinde kayakla atlayan bu" uçan adamları" hedef almıştı.
Görüş alanımda ne zaman bir uçan adam belirse, fotoğraf makinem adeta bir silah gibi ateş ediyordu. Karla kaplı arazilerde kovalamaca peşine düşen ve avını tuzağa düşürmek için uzun saatler süren bekleyişe katlanan avcılar gibi, ben de, fotoğraf çekmek için daha iyi bir konum almak üzere, karla kaplı bir araziden geçerek belirlediğim konumu aldım.
Elimde fotoğraf makinem olduğu sürece, keskin soğuğa ve büyük kar tanelerine katlandım,çünkü iyi bir fotoğrafın, zorlu koşullara katlanmanın telafisi olacağınıbiliyordum.



Austria's Thomas Morgenstern soars through the air in the FIS World Cup Ski Jumping in Sapporo, northern Japan, January 15, 2011.  REUTERS/Kim Kyung-Hoon


Beniyanlış anlamayın, Sibiryalı avcılar konusunda ciddi değildim ve kayakla atlama fotoğrafları çekmekten keyif aldım. Özellikle, lavaj ve bulanıklaştırma gibiçeşitli fotoğraflama teknikleri ile oynamak suretiyle artistik fotoğraflar üretmekten zevk aldım.
Kayakla atlama haberi yapmanın çekici yanlarından birisi,size yaratıcı fotoğraflar üretme şansını vermesidir. İlk geceki yarış, yavaş obtüratör hızı(fotoğraf makinesi terimi) ile deneme yapmak için idealdi.
Fotoğrafmakinemi, uçan adamları takip etmesi için 0.3 saniyelik bir obtüratör hızıyla oynattığım anda, tıpkı bir kumarbaz gibi, tüm bahisleri fotoğraf makinem üzerine koymuş oldum.

Germany's Felix Schoft soars through air at the FIS Ski Jumping World Cup in Sapporo, northern Japan, January 15, 2011.  REUTERS/Kim Kyung-Hoon


Pekçok başarısız teşebbüsten sonra, denemelerimden birisi, hedefi tam on ikiden vurdu ve beni çok heyecanlandırdı. Birdenbire, artık el ve ayak parmaklarımıdonduran soğuk rüzgârı dert etmez olmuştum. Buna, avcının sarhoşluğu da diyebilirim.



Kaynak: http://blogs.reuters.com/photographers-blog/2011/01/18/shooting-birdmen/

26 Mart 2012 Pazartesi

Banda ve Zia: İlk Atlayış ve "Woohoo!"

Zia Terry. Henüz 10 yaşında ve 40 metrelik tepeden ilk atlayışını yaptı. Kaskındaki kamerayla görüntülediği atlayışı, kendini motive ederken ki heyecanı, tedirginliği ve tane tane söylediği son cümle: "Here...... I.... go.." Rampadan iniş, uçuş ve herşeyin iyi gittiğini anladığı anda gelen o güzel "woohoo!"

Bu küçük hanımefendinin videosu çok kısa sürede neredeyse 1.5 milyon kişi tarafından izlendi ve bu sayede ABD'nin kadın takımıyla tanışma şansı yakaladı. Hatta Sarah Hendrickson'dan bir tavsiye bile koparmış!

"Ben 90m'lik tepeden ilk atlayışımı yaptığımda 13 yaşındaydım, sen de yapabilirsin. Sadece 3 sene uzaklıktasın."

Kendini motive edişi, heyecanı gerçekten çok güzel. Go derkenki kararlılığı ve indikten sonra kurduğu cümle; "60m seems like nothing now!"

Bir başka hikaye de Meksika'dan. Alaska'ya exchange programıyla giden Banda isimli 15 yaşındaki genç karla burada tanıştı. Kayak takımlarını ilk kez burada ayağına geçirdi. Ve istediği şey kayakla atlamaktı. Gittiği mesafeler belki inanılmaz değildi ama dil problemi olan, hayatında ilk defa karla tanışan Meksikalı bir gencin bu spor için gösterdiği azim ve istek gerçekten çok güzel. Banda'yı çalıştıran antrenör Bevington'ın açıklamaları ve birkaç ufak detaya daha buradan ulaşabilirsiniz.

İşte bu da Zia'nın ilk atlayışı;

Take Off (Kayakla Atlama Filmi)


Geçtiğimiz yaz bir film izlemiştim ismi Take Off orjinal adı Gook-ga-dae-pyo
, daha sonra bayağı bir araştırma yapmıştım ama kayakla atlamayla ilgili başka bir film bulamamıştım.Blogta da iki kez paylaşılmış ama yeniden hatırlatmakta fayda var. İşte bir anda aklıma geldi ve bunu tekrar paylaşmak istedim; film Güney Kore kayakla atlama takımının gerçek hikayesini anlatıyor. İzlediğimde kayakla atlama aşkım kat kat katlanmıştı. Belki aranızdan izlemiş olanlar vardır. Bilmeyenler içinde paylaşmak isterim. Çünkü bütün kayakla atlama severlerin izlemesi gereken bir film bana kalırsa. işte burada Filmin fragmanını ve IMDB benzeri bir sitedeki sayfasını paylaşıyorum buyrunuz. Filmi izlemek isteyipte bulamayanlar; bende filmin altyazılısı var hani çoooook ama çok isteyenlere bir şekilde ulaştırmaya çalışırım :)





Dimitry Vassiliev Ulusal Şampiyon !


Tchaikovsky’deki yeni kayakla atlama tesislerinde yapılan şampiyonayı tecrübeli isim Dimitry Vassiliev kazandı. İkinci sırayı Ilja Rosliakov aldı. Üçüncülük ise Alexander Sardyko’nun oldu.

1. Dimitry Vassiliev 253.0 pts
2. Ilja Rosliakov 250.0 pts
3. Alexander Sardyko 237.0 pts
4. Anton Kalinitschenko 228.0 pts
5. Ilmir Hazetdinov 225.5 pts
6. Dimitry Ipatov 218.0 pts
7. Alexey Romashov 217.0 pts
8. Roman Trofimov 203.5 pts
9. Alexey Buyvolov 197.0 pts
10. Andrey Pachin 195.0 pts

Kaynak: skijumping.de

25 Mart 2012 Pazar

Ulusal Yarışlarda Stoch Dominasyonu


Kamil Stoch bu hafta sonunu ulusal şampiyonayı iki galibiyetle kutladı. Hem kendi takımı olan AZS Zakopane ile takımlarda, hem de geniş tepe bireysel yarışında altın madalya aldı.

Dünkü takımlar yarışında birinciliği ASZ Zakopane adına, takım arkadaşları Andrzej Zapotoczny, Krzysztof Miętus ve Maciej Kot ile birlikte toplamda 1059.5 puanla elde etti. İkinci sırayı 146.4 puanlık farkla, Łukasz Rutkowski, Marcin Bachleda, Dawid Kubacki ve Klemens Murańka’dan oluşan TS Wisła Zakopane I takımı aldı. Podyumun son basamağı ise 868.9 puanla Rafał Śliż, Tomasz Byrt, Aleksander Zniszczoł ve Piotr Żyła’ın oluşturduğu KS Wisła Ustronianka I takımına gitti. Kurallara uygun olmayan kıyafet sebebiyle Tomasz Byrt diskalifiye olup önemli puanlarını kaybetmemiş olsaydı, takım zafer için bile savaşabilirdi.

Yarışın en uzun atlayışı, 136,5 metre ile altın madalya alan takımın da üyesi olan Maciej Kot’tan birinci turda geldi.

Stoch, Kłusek’in önünde kazandı.


Bireysel yarışta Kamil Stoch rakipsizdi. İlk turdaki 135 metrelik atlayışının ardından en güçlü Polonyalı atlamacı oldu ve final turunda da 133 metreye ulaşarak liderliği garanti altına almayı başardı. Yarış sonunda toplam 285.9 puan elde etti. İkinciliği133,5 ve 119 metrelik atlayışlarıyla, Dawid Kubacki’nin sadece 0,4 puan önünde bitiren Bartłomiej Kłusek aldı. Dördüncülük 244,2 puanla, yarışı Klemens Murańka’nın önünde bitiren Piotr Żyła’ya gitti. İlk turu 13. olarak bitiren Tomasz Byrt ise, yarışı 7. olarak bitirmeyi başardı. İlk onu tamamlayan diğer isimler ise Jan Ziobro, Maciej Kot ve Jakub Kot oldu. Bireysel yarışta toplam 50 sporcu atlayış yaptı.

Kaynak: http://www.skijumping-info.de

DESCOMBES SEVOIE FRANSA ŞAMPİYONU !


Geçtiğimiz sezonun en iyi Fransızı olan Sevoie, Courchevel’de düzenlenen şampiyonayı rahat kazandı. İkincilik ise kariyerini bir süre önce sonlandırmış olan David Lazzaroni’ye gitti. Emmanuel Chedal ise üçüncü oldu.

1.Descombes Sevoie, Vincent 97 m - 98 m 262.0

2.Lazzaroni, David 93.5 m - 96 m 247.0

3.Chedal, Emmanue 92.5 m - 95.5 m 246.5

4.Mayer, Nicolas 93.5 m - 94.5 m 246.0

5.Mabboux, Alexandre 88 m - 87 m 214.5

6.Viry, David 87 m - 88 m 214.0

7.Lacroix, Sebastien 88.5 m - 85 m 212.5

8.Airiau, Gautier 86.5 m - 85.5 m 209.0

9.Lamy Chappuis, Jason 87.5 m - 84.5 m 208.0

10.Laheurte, Maxim 86 m - 85.5 m 207.5

Romören'in Büyük Hedefleri Var!


Blogumuzu takip eden herkese selamlar... Bundan sonra ben de yazılarıma sizlerle beraber olacağım :)



Sırtında yaşadığı problemlere rağmen, Björn Einar Romören kariyerini sonlandırmıyor, onun yerine önümüzdeki sezon için kendine büyük hedefler koyuyor.
Kendi sitesinde yaptığı açıklamada “Büyük bir hedef koymanın zamanı geldi. Şimdi çıtayı yükseltme zamanıdır ve ben bu çıtayı aşabilirim. 2014’te Harrachov’da altın almayı ve Sochi’den bir Olimpiyat madalyasıyla dönmeyi çok istiyorum” diyor eski dünya rekortmeni.
“Bunu yapabileceğimi hissediyorum”
“Bu sene Vikersund’da ve geçen Olimpiyatlarda başarısız olduğum için söylediğim şeyler değil bunlar, bu hedefler, eve bir altın madalya götürebileceğimi hissettiğim için koydum hedeflerdir.” diye yazıyor 30 yaşındaki sporcu romoeren.com’da. “Çoğunuza göre bunlardan çok uzakta görünüyor olabilirim. Ama şundan eminim ki, kazandığım tecrüberle, sıkı antrenmanlarla ve doğru bir yaklaşımla bunları başarmak mümkün.”
Son dünya kupası sezonunu 32. olarak bitiren Björn Einar Romören, bu motivasyonu olduğu sürece devam etmek istiyor.

Kaynak: http://berkutschi.com/

Harri Olli, Pekka Niemala'yı Kariyerini Bitirmekle Suçluyor


Olli, kariyerini bitirmesinin Nimela'nın suçu olduğunu söylüyor.


2011 yılında kariyerine nokta koyan Harri Olli Finlandiya gazetesi Ilta-Sanoma'ya verdiği röportajda "Niemala asla beni A-takımında istemedi. Şimdi de istediğini aldı" dedi.
Öyle gözüküyor ki Niemala Mart 2010'da antrenör olduğundan beri aralarında Olli'nin tekniğiyle ilgili bazı sorunlar vardı.




"Kariyerimi Mahvetti"

Fakat Harri Olli bu durum hakkında o kadar da üzgün değil; "Kendimi Finlandiya kayakla atlama takımının bu sezonki utancından kurtardım en azından."


Finlandiya başantrenörüyse suçlamalar hakkında şaşkınlığını dile getirdi. Tam 26 yıldır kayakla atlamanın içinde olmasının verdiği tecrübeye rağmen Olli'nin kariyerine son vermesi hakkında hiç konuşmayan Pekka Niemala, görünen o ki bu açıklamalar sonrasında suskunluğunu bozacak...

Kaynak: www.iltasanomat.fi

24 Mart 2012 Cumartesi

JACOBSEN GERİ DÖNDÜ !


Jacobsen, Voss’ta düzenlenen ulusal şampiyonada normal tepede rahat bir zafer elde etti.

‘’İki atlayışım da çok iyiydi. İlk atlayışlarda diğerlerine göre daha iyi şartlarda atladım ama ikinci turda ulusal takımdaki arkadaşlarımla tam anlamıyla mücadele edebildiğim için mutluyum. Fiziksel antrenmanlara bir süre önce başladım ve ayrıca bazı teknik değişikler yaptım. Bugün herşey mükemmel gitti’’, dedi Jacobsen.

Baş antrenör Stöckl de eski Dört Tepe Turnuvası’nın şampiyonunun performansından memnun kaldı. ‘’ Aftenposten’’ gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi : ‘’Anders’in bugünkü performansı beni fazlasıyla tatmin etti. İlk turda şans ondan yanaydı ama şampiyonluğu hak ettiğini ikinci turda gösterdi. ‘’

Şampiyonada ikinciliği ise parlayan yıldız Anders Fannemel aldı. Ve üçüncülük Continental Cup’ ı ikinci bitiren Kenneth Gangnes’a gitti. Kadınlarda ise Annette Sage ‘’ulusal şampiyon’’ unvanını kazandı.

Pazar günü yapılacak takım müsabakasıyla Norveç’te kayakla atlama kış sezonu sona erecek.

Kaynak: http://www.fisskijumping.com

Alexander Stoeckl Röportajı

Okulu rayına oturttum oturtalı, ki yaklaşık bir seneye denk geliyor, bloga verdiğim katkı yok denecek seviyede neredeyse. Biraz da af dilemek için FIS’in Alexander Stoeckl ile yaptığı bu güzel, uzun ve kapsamlı röportajı bloga koymalıyım dedim. Mika Kojonkoski’nin halefi Alexander Stoeckl ve detaylı açıklamalar yaptığı röportajı;

FISskijumping: Mika Kojonkoski ayrılırken yerini sana bıraktı. Takımın başına geçeceğin kesinleştiğinde böylesi büyük bir sorumluluğun altına girmek seni korkuttu mu?

Alexander Stoeckl: Korkmamıştım. Ama kayakla atlamanın beşiği olan Norveç’te takımın başına gelmek çok çok büyük sorumluluk anlamına geliyor. Elbette başlarda biraz tedirgindim. Çünkü benim için yepyeni bir görev gibi gözüküyordu. Daha öncesinde sadece genç sporcularla çalışmıştım ama çok geçmeden aslında tam olarak aynı işi, sadece daha üst bir seviyede yaptığımı fark ettim ve alışma sürecini kısa sürede atlattım. Sorumluluklar tabii ki çok daha büyük ve fazla burada. Herşeyin ötesinde ilginin merkezinde yer alıyorum artık. Basınla iletişim çok çok fazla. Daha fazla röportaj istiyorlar, daha fazla soru soruyorlar, çok daha fazla cevap istiyorlar. Ve sonuçlar iyi olmazsa, çok daha büyük bir baskıyla karşılaşıyorsunuz.

FISskijumping: Göreve geldiğinde takım ne durumdaydı? Nereden başladın çalışmaya?

Stoeckl: Takım çok iyi durumdaydı. Özellikle son birkaç senede çok iyi çalışmışlardı. Ama teknik gelişimleri, alıştıkları teknik benim alıştığımdan daha farklıydı. O yüzden özellikle rampa çıkışıyla alakalı biraz daha farklı bir çalışma içerisine girdik, Avusturya’da uygulanan antrenman tekniklerine yakın bir anlayış benimsedik. Ayrıca fiziksel çalışmaları da biraz değiştirdik; çabuk ve iyi sonuçlar aldık. Takımdaki herkes değişime açık, böyle olunca sonuç almamız da gecikmedi.

FISskijumping: Diğer antrenörleri nasıl seçtin? Ekipte şu an sana yardımcı olan bir Fin, bir Avusturyalı ve bir de Norveçli var. Neleri gözeterek oluşturdun ekibini?

Stoeckl: Finlandiyalı fizyoterapistimiz geçen seneden beri ekipte. Takımdaki sporcular da onunla çalışmaktan çok memnun. Oturup konuştuk ve ekibimde kalmasını istediğimi söyledim, ben de oldukça memnunum çalışmalarından. Teknisyenimiz Avusturya’dan benimle birlikte geldi. Yardımcı antrenörümüz Magnus’a gelirsek. Pek çok adayla görüştüm ama Magnus’la yaklaşımımız, teknik gelişime dair bakış açımız çok paraleldi ve onunla çalışmaya karar verdim.

FISskijumping: Mika Kojonkoski’nin aksine, Norveç’e yerleşmeye karar verdin. Sürekli olarak yakında bulunmak büyük bir avantaj sağlıyor mu? Çalışmalarınız için ne gibi faydaları var?

Stoeckl: Norveç takımı kayakla atlamada bir numara olmak istiyor. O yüzden sistematik bir şekilde, düzenli olarak çalışmak çok önemli. Özellikle genç sporcuların sağlıklı yetişmesi için. Bunu başarmak için bölgesel takımların yapısını iyi anlamak, ülkenin kültürünü öğrenmek, diğer antrenörlerin alt ve üst yapılarda sporcularla nasıl çalıştığını ilk elden görmek çok önemli ve bunu hakkıyla yapabilmek için zamana ihtiyacınız var. Eğer Norveç’ten uzakta yaşasaydım sadece kamplarda ve bir tek A Takım’la vaktim olabilecekti. Sporcuların antrenmanlarıyla bizzat kendim ilgilenemeyecektim. Federasyonla, ilgili merciilerle sürekli bir iletişim kurma imkanım olmayacaktı. O yüzden Norveç’te yaşamak bana bu olanakları sunuyor. Kültürü tanımamı ve her gün Norveç’in kayakla atlama tarihi ile ilgili yepyeni şeyler öğrenmemi sağlıyor. Takımı, sporcuları, gelişimlerini doğru analiz edebilmek için bu kültürü olabildiğince yakından tanımam çok önemli.

FISskijumping: Ayrıca Norveççe de öğrenmeye başladın. Sporcuların ana dilini öğrenmek ne derece önemli?

Stoeckl: Oldukça önemli. Şimdilik iyi gidiyor ama tam olarak oturtmam elbette vakit alacak. Amacım kesinlikle sporcularımla Norveççe iletişim kurmak..

FISskijumping: Kayakla atlamanın Norveç’te ne kadar önemli olduğundan bahsettin. Kendi ülkenle, Avusturya’yla kıyasladığında, ne gibi farklılıklar görüyorsun yaklaşım açısından?

Stoeckl: Avusturya’da da kayakla atlamanın yeri çok büyük ama Norveç kadar değil. Çünkü tarihi Norveç’teki kadar gerilere uzanmıyor. Avusturya’da Alp Disiplini tarihi var, hala bir numaralı branş. Norveç’te ise Kuzey Disiplinleri. Kayaklı koşu çok ilginç ve önemli burada ama kayakla atlama Norveç’te başladı. Buradaki kayakla atlama kültürü çok başka, sporun kalbi adeta. Bu sporun Norveç’te daha önemli yapan en büyük etken de bu bence. Bu kadar büyük bir geçmişe sahip olmak insanlarda da inanılmaz bir ilgiye ve farkındalığa ortam hazırlamış. Duyduğuma göre 20 sene öncesine kadar Norveç’te her ailenin evinde kayakla atlama ekipmanı varmış. Tıpkı Avusturya’da Alp Disiplini ekipmanı olduğu gibi.

FISskijumping: Norveçliler oldukça aile merkezli bir yaşam sürüyor gibiler. Norveç’te bir yabancı olarak oradaki yeni hayatınla ilgili neler düşünüyorsun?

Stoeckl: Bence Avusturyalılar’a çok benziyorlar. Avusturyalılar çok sıcak ve sevecen insanlardır. Ama Norveçliler’de fark ettiğim en önemli şey yabancılara karşı da çok açık ve sıcakkanlı olmaları. Yani bir yabancı olarak Norveç’e gitseniz ve orada biriyle tanışsanız, yakınlık kurup sohbet etmeye başlamanız çok kısa sürer. O yakınlığı hemen hissediyorsunuz. Yani bir yabancı için alışma süreci Avustrya’ya oranla daha kolay oluyor burada.

FISskijumping: Üzerindeki medya baskısı ne durumda şu an? Fazla mı? Bir süre önce Håvard Lie ile konuştuk ve bize bu senenin biraz farklı olduğunu, sana biraz zaman ve boşluk verdiklerini söyledi. Sence de böyle mi?

Stoeckl: Bence de bu yaklaşım oldukça iyi bir taktikti. İşlerin nasıl yürüyeceğini görelim istedik. Pek çok şey değiştirdik, yepyeni bir teknik ekip var. O yüzden bizler için sakin kalmak, oturtmaya çalıştığımız sistemden taviz vermemek çok önemliydi. Yarışlardan istediğimiz sonuçlar alamasak bile sakin kalabilmemiz gerekiyordu. O yüzden bu yaklaşımın işleri kolaylaştırdığını söylemem lazım. Ama yine de Lillehammer’daki o kötü geçen ilk günde basındaki eleştiriler, yöneltilen sorular gittikçe daha da sertleşmişti; özellikle Norveçli basın mensupları. Ama bu baskı Schlierenzauer ya da Morgenstern’in yaşadığı baskıdan daha farklı, o yüzden benim için durumun biraz daha kolay olduğunu söylemem lazım.

FISskijumping: Twitter ve Facebook’ta hesabın var, sporcuların da medyada kendilerini tanıtmayla alakalı bir seminere katıldılar. Sosyal medyanın ne gibi getirileri var sence?

Stoeckl: Twitter, Facebook gibi siteler bana da sporculara da insanlarla doğrudan iletişime geçme, haberleri onlara ilk elden iletme imkanı sunuyor. Mesela şu an benim sizinle konuştuğum gibi, basınla konuştuğunuz zaman bilgileri makyajlamadan, doğrudan iletmek zor olabiliyor. Basınla konuştuğunuz zaman yayınlamadan evvel yazmaları ve birkaç değişiklik yapmaları gerekiyor. Ama bir yarıştan sonra izlenimlerimi kendi ağzımdan insanlara iletme imkanım varsa, işte bence asıl budur insanların ilgilendikleri. O yüzden bu tip siteler bilgileri, izlenimleri müdahalesiz, saf haliyle insanlara ulaştırma imkanı tanıyor.

FISskijumping: Sezon başlangıcının başarılı olmadığını söylemiştin. Ama Lillehammer’dan hemen sonra Harrachov, ve sonuçlar çok daha iyi hale geldi. Nasıl oldu bu?

Stoeckl: Bence sporcular sezon başlangıcı olması sebebiyle oldukça fazla baskı oluşturdular kendilerinde. Yazın çok iyi çalışmıştık, motive ve aktiftiler. Pek çok fizik çalışması yaptık. Rampa çıkışıyla alakalı antrenmanlarımızın sonuç verdiğini düşünüyordum. Ama sonra sezon başladı ve hepsi yazın neler başardıklarını, ne kadar ilerlediklerini göstermek istediler. Bu yüzden gereğinden fazla bir motivasyon oluşturdular. Ki bu kayakla atlamadaki en zor dengelerden biridir. Eğer %110’luk bir başarı elde etmek istiyorsanız, büyük ihtimalle hiçbir şey başaramayacaksınızdır. Kuusamo iyi değildi bizim için. Takım yarışı kötü geçmişti ama bireyselde toparladık. Çünkü herkes biraz da olsa rahatlamıştı, omuzlarındaki fazla motivasyon yükünü azaltmışlardı. Ayrıca kendi evinizde ilk kez atlamak her zaman çok zordur. Basın tetiktedir, aileniz ve arkadaşlarınız oradadır. Bunlar da işi zorlaştırır. Ama bunu atlattıktan sonra sonuçlara ya da etrafa değil de sürece odaklanmayı, performanslarına odaklanmayı başardılar. Ve böylece işler rayına oturmaya başladı.


FISskijumping: Vikersund’taki Kayakla Uçma Dünya Şampiyonası ile ilgili ne düşünüyorsun? İki madalya istiyordun ama bir tane aldınız. Bu seni tatmin etti mi?

Stoeckl: Evet, elbette. Rune Velta gibi genç bir yeteneğin kazandığı gümüş çok önemliydi ve yeterince tatmin oldum. Öte yandan diğer bir gencimiz, Anders Fannemel ikinci en uzak mesafeye uçtu. Diğerleri de gayet iyi atlayışlar gerçekleştirdiler. Ama takım yarışı biraz daha farklı, zor. Diğer takımlar takım halinde iyi atlayınca işler zorlaşıyor. Bu sene 100 puan gerideydik, tıpkı iki sene önce olduğu gibi. O zaman podyuma çıkmak için yeterli olmuştu. Ama bu sene mümkün olmadı çünkü hemen her takım inanılmaz performanslar sergiledi. Bizim atlayışlarımız da gayet iyiydi ama mükemmel değillerdi. Bjoern hafta boyunca sırtından sıkıntılıydı, Tom yedek olarak bulunuyordu ve form düzeyi Bjoern’ün çok gerisindeydi. Yani aslında dördüncü bir sporcumuz yok gibiydi. Takım yarışlarında istikrarlı bir şekilde iyi atlayışlar yapan dördüncü sporcuya sahip olmanız çok önemlidir.

FISskijumping: Tom Hilde’nin ciddi düşüşü hala akıllarda. İyileşme süreci nasıl geçti? Tepelere bu kadar kısa sürede dönmesini bekliyor muydun?

Stoeckl: Aslına bakarsanız, hayır. Çok ciddi yaralanmaları vardı. Ama Norveç’te çok fazla uzmanın desteğini aldı ve çok sıkı çalıştı. Doğru zamanda doğru adımlar attı, kısa sürede çok fazla şey başarmaya çalışmadı. Ve tekrar tepelere nasıl döneceğine, kendisinden neler bekleyebileceğine dair fikirleri çok netti. Bu tip uzun aralardan sonra birkaç farklı süreç tecrübe edersiniz. Sağlıklı bir iyileşme süreci geçirdiyseniz ve kendinizden ne bekleyeceğinizi biliyorsanız döndüğünüzde güzel atlayışlar yaparsanız. Ondan sonra işlerin nasıl bu kadar çabuk ve bu kadar iyi gittiğini düşünmeye başlar ve farklı şeyler üzerinde çalışmaya başlarsınız. Böyle olunca sonuçlar biraz geriler. Tom da tam olarak bu süreçten geçiyor. Son dönemde, süreci biraz daha az omuzlayabilir oldu. O yüzden sezonun sona ermiş olması onun için biraz da iyi. Biliyorum ki yazın yine çok çalışacak, ama biraz daha farklı bir anlayışı olacak kayakla atlamaya karşı. Çok kötü bir şekilde düştü ve çok ciddi şekilde yaralandı. Neredeyse kıl payı kurtuldu ve bunu kendisi de biliyor; kariyerini noktalamak zorunda kalabilirdi. Böylesi şeyler tecrübe ettiğinizde bazı şeyler daha ciddiye biniyor, anlayışınız değişiyor, pek çok şeye minnet duymaya ve yaptığınız spora çok daha büyük bir saygı duymanıza neden oluyor.

FISskijumping: Norveç’in pek çok iyi ismi var kayakla uçma konusunda; Romoeren, Velta ve diğerleri. Henüz isim ve takdir olarak bu noktaya gelmemiş ama büyük potansiyeli olan isimler var mı?

Stoeckl: Kesinlikle Vegard Sklett, harika uçabiliyor ve bunu Kulm’da da gösterdi. Onun dışında Andreas Stjernen çok iyi atlayışlar yaptı. Norveçliler genel olarak kayakla uçma da çok daha iyi, ki bunun sebebini tam olarak çözebilmiş değilim ama doğru. Genç sporcular bile kayakla uçma rampasına çıktıklarında anında çok iyi bir uyum sağlıyor. Havada rüzgarla başa çıkma konusunda harika bir içgüdüleri var. Ama dediğim gibi, hala sebebini anlayabilmiş değilim.

FISskijumping: Anders Fannemel, Vegard Sklett, Johan Remen Evensen gibi Norveç’in en iyi kayakla uçma isimleri hiç de uzun sporcular değil ama yine de akıl almaz mesafelere gidiyorlar, dünya rekorları kırıyorlar. Ve bir de daha “tipik” denebilecek fiziğe sahip, görece uzun isimler var Martin Koch ve Gregor Schlierenzauer gibi. Sence hafif ve görece kısa olmak mı daha avantajlı yoksa rüzgar direncini karşılayacak daha geniş bir gövdeye sahip olmak mı? Boy büyük bir farklılık yaratıyor mu?

Stoeckl: Hayır, sanmıyorum. Tanrı’ya şükür ki büyük bir farklılık yaratmıyor. Kısa olmak sporculara biraz daha uzun mesafelere gitme imkanı tanıyor ama FIS’in belirlediği kayak uzunluğu ve vücut kütle endeksi değerleri bu makası dengede tutmak için var. Voleybol oynamak için uzun olmalısınız, ya da jimnastik yapmak için ufak tefek bir vücudunuz olmalı. Ama kayakla atlamada böyle değil. Çok farklı vücut tiplerinde sporcular çok iyi atlayışlar yapabiliyor ve Dünya Kupası’nda galibiyetler alabiliyor. O yüzden uzun olmanın bir avantaj ya da dezavantaj olduğunu düşünmüyorum.

FISskijumping: Anders Jacobsen’in kısa süre içerisinde A Takım’a çıkabileceğini düşünüyor musun?

Stoeckl: Umuyorum ki çok iyi bir geri dönüş yapacak. Daha şimdiden özel bir antrenman programı izliyor ve çok motive. Oslo’dayken konuştum kendisiyle ve antrenman programını hazırladım. Daha şimdiden geri dönüşüne odaklanmış durumda. Ve sahip olduğu yetenekleriyle, bence, yeniden Dünya Kupası’na dönebilir.

FISskijumping: Aynı zamanda müzikle de uğraşıyorsun. Hatta Kayakla Uçma Şampiyonası’nın müziğini de sen besteledin. Neler söylemek istersin müzik kariyerinle ilgili?

Stoeckl: “Kariyer” kelimesi biraz fazla benim için. Ama her zaman müziğin içinde oldum, çok şarkı söylerim ve gitar çalarım. Piyano çalmaya başladığımda beste de yapabildiğimi fark ettim. Müzik yapma imkanı hep vardı benim için, ben de farklı projelerde yer aldım. Grupta yer aldım, müzikallerde oynadım. Hatta bir arkadaşım Avusturya’da bir yarışmada yer alacaktı ben de onun için bir şarkı yazdım. Söyledi ve yarışmayı kazandı, oldukça ilginçti. Yani içimdeki müzisyeni ortaya çıkarmak için pek çok fırsatım oldu. Ama benim için daha çok bir hobi. Bir rahatlama. Gitarımı aldığım zaman etraftan uzaklaşıyorum, zihnimi boşaltıyorum. Böylece kayakla atlamaya daha konsantre olabiliyorum.


SOCHI’YE GİDERKEN

Hâlâ kışı andıran hava koşullarında, Rusya Kayak Federasyonu’nun "Sochi’ye Giderken" adlı seminerinin üçüncü bölümü bugün Tchaikowsky’de düzenlendi.

Tchaikowsky
 

Bu amaçla, FIS Continental Cup Kayakla Atlama Koordinatörü Horst Tielmann ve Kuzey Kombine Yarış Direktörü Ulrich Wehling, yerel organizatörleri daha fazla bilgilendirecek kurslar vermek üzere Rusya’ya gittiler.
Motivasyonu üst seviyede katılımcıların karşısında Horst Teilmann, kayakla atlama yarışmalarının organizasyonu ve ekipmanın doğru denetimi hakkında konuştu.  Seminerin uygulamaya yönelik kısmı, yeni kayakla atlama merkezinde düzenlenen Rusya Ulusal Şampiyonası esnasında gerçekleştirildi.

RAFAL SLIZ BIRAKIYOR MU ?


Geçen sezon Continental Cup'ta kazandığı 3 puan Sliz'in tek başarısıydı. Kariyerinin en kötü sezonun geçiren Polonyalı, kayakla atlamayı bırakmayı düşünüyor. Polonyalı, yerel bir internet sitesinde verdiği röportajda sezon başındaki binding değişiminin tüm sezonunu kötü
etkilediğini söylüyor.

''Yeni ekipmanlara alışmam yaklaşık üç ayımı aldı. Onları sezona kısa bir süre kala değiştirmem bir hataydı. Eğer yazın yeni ekipmanlara geçiş yapsaydım, herşey daha kolay olurdu. Ayrıca kar azlığı ve sert rüzgar yüzünden atlama açısından sıkıntılı bir kıştı.'' Geçen günlerde yapılan bir
TZN Şampiyonası yarışını kazanan Sliz, geç açıldığı için pişman.

Polonyalı, şimdi kariyerinin kaderini belirleyecek etmenlerden biri olan Polonya Şampiyonası'nı bekliyor. ''Şampiyonada madalya için iyi bir mücadele vereceğimi umuyorum çünkü atlayışlarım iyi bir çizgide seyrediyor. Baharda kariyerimle ilgili kararı gözden geçireceğim.''

Martin Schmitt: Eğer 2014 kapanışsa...


Merhaba biricik sitemizin-blogumuzun sevgili takipçileri. Şu çaylaklık dönemimin ilk haberini sizlere sunmaktan gurur duyarım!

2014 Martin Schmitt İçin Son mu?
Martin Schmitt ocak ayından beri kayakla atlamaya ara vermişti. Alman basını olası bir kariyer sonu hakkında Martin Schmitt'le bir röportaj yapmış. İlk yöneltilen soru; kayakla atlamayı bırakmak için birkaç hafta daha var en azından değil mi? olmuş "Zaten zamanı geldi gibi. Dizimdeki sakatlıkla bırakmanın daha doğru olduğunu düşünmeye başladım ve yarışmalardaki sonuçlar da inkar edilemez" diyor Schmitt.


Diğer Sporcuların Daha Ağır Sakatlandığı Da Oldu...
Dizindeki tendon tahrişiyle normalden daha uzun bire süre uğraştığını, yaklaşık iki haftadan sonra acısız antremanlara tekrar başladığını belirtiyor. "Tüm sakatlıkların hepsi kaçınılmazdı. Diğer sporcuların daha ağır sakatlandığı da oldu" diyor 34 yaşındaki sporcu ve ekliyor, "Bu sakatlık kariyerimin sonuna yaklaşırken beni gerçekten üzdü".


Birkaç Hafta Önce Bu Sezon Kariyerine Devam Edeceğini Duyurmuştu.
"İyi bir seviyeye kadar yükselmek istiyorum. Başarısız olursam ona da razıyım. Sonra da en azından denedim diyebileyim. En sonunda da kariyerimi 2014 yılında bitiririm." 


Kanada Şampiyonasına Katılacak Mı?
Diğer sporcular geçen sezon tatil yaparken, Martin Schmitt uzun ve zorlu bir eğitim döneminden geçti. Kanada'da şampiyonaya katılarak uçacağını açıkladı."Daha önce de katıldım ama yeniden katılmak istiyorum."

22 Mart 2012 Perşembe

Bolu'ya Kayakla Atlama Tesisi Yapma Düşüncesi


"Arkut Dağı Türk Kayak Sporunun Dünyaya Açılan Penceresi Olacak"

Bolu Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Suat Çelen 20 Mart Salı günü Türkiye Kayak Federasyonu Bolu Temsilcisi Haydar Çetinkaya ile bir toplantı yaparak 2011 - 2012 kış sezonunu Bolu kayağı açısından değerlendirdi.

Yaklaşık 1.5 saat süren toplantıda bugüne kadar hangi çalışmaların yapıldığı, şu an Bolu'nun kayak spor dalında bulunduğu nokta ve uluslararası alanda başarılar elde edebilmek için nasıl çalışmalar yapılabileceği, Arkut Dağı'nda tesisin yapım aşamasında bulunan Bolu'da kayak sporuna neler kazandıracakları görüşüldü.

Aynı zamanda Kayak milli takım antrenörlüğü yapan Haydar Çetinkaya, Bolu Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürü Suat ÇELEN'in destekleriyle son iki senedir Bolu'nun kayak sporunda Türkiye'de söz sahibi hale geldiğine dikkat çekti.

Türkiye Kayak Federasyonu 2012 faaliyet programı kapsamında Erzurum'da düzenlenen Türkiye Şampiyonası'nda 3 birincilik, 2 üçüncülük madalyası elde ettik. Yine Erzurum'da gerçekleştirilen 2012 Dünya Gençler Kayak Şampiyonası'nda ülkemizi Bolu'dan bir sporcumuz temsil etti.
Milli sporcumuz Kelime Çetinkaya 2014 Rusya Sochi'de yapılacak olan 22. Kış Olimpiyatları'na katılmaya hak kazandı.

İnşaatı devam etmekte olan Gerede Arkut Kayak Evi'nin tamamlanmasıyla Arkut Dağı'nın kayak sporunda
Türkiye için bir merkez haline getirilmesi konusunda çalışmalar hızla devam etmekte.
Aynı zamanda Arkut Dağı'nın gelişimi noktasında, Kayakla Atlama ve Biathlon spor dallarında faaliyetler düzenlenebilmesi için yapılan ön çalışmalara Türkiye Kayak Federasyonu tam destek vermektedir.

Ülkemizde Kayak duayenlerinin "Arkut Dağı Türk Kayak Sporunun Dünyaya Açılan Penceresi Olacak" sözleriyle belirttikleri gibi kayak spor dalında ülkemizde ve dünya çapında başarılara imza atmayı hedefliyoruz.